Önsöz

Öte alemlerde yaratılışın başlaması

İnsanın asli vatana dönüşü

İnsanın esfeli safiline reddi

Ruhların cesetteki yerleri

İlimlere dair

Tevbe ve telkin üzerine

Tasavvuf ehline dair

Zikirleri beyan eder

Zikrin şartları

Rü'yetullah - İlahi- Zati tecelliye ermek ve görmek

Nur ve zulmet perdeleri

Saadet ve şekavet
Fukara zümresi

Taharet beyan olunur

Şeriatta ve tarikatta namazın manası

Tecrit alemi marifet temizliği

Şeriatta ve tarikatta zekat

Şeriatta ve tarikatta oruç

Şeriatta ve tarikatta hac

Vecd ve safa

Halvet ve uzlet
Halveti evradı

Rüyalar

Tasavvuf ehli anlatılır

Sonsöz

 

Zikre başlayan kimsenin tam abdest üzere olması gerek. Yaptığı zikrin cümlelerini söylerken kuvvetle söylamesi icab eder. Sesini yüksek çıkarmalı.


Bu şekilde yapılan zikrin nurları zakirlerin kalbine yer eder, kableri o nurlarla hayata kavuşur. Uhrevî ve sonsuz hayat kazanırlar. Allah-ü Teala (CC) onların hayat kazancını anlatırken şöyle buyurdu:

 

“Onlar ilk ölümden sonra, hiçbir ölüm tadmazlar.”[1]

 

Peygamber (SAV) Efendimiz de Hakk’ı (CC) zikredenleri ve iman sahiplerini şöyle anlatır:

 

“Müminler ölmezler; ancak bu fani alemden, beka alemine geçerler.”

 

Yine buyurur: “Nebiler (AS) ve velîler (RA), evlerinde namaz kıldıkları gibi, kabirlerinde de kılarlar.”

 

Bunun manası: Rabblarına (CC) münacaat ederler, demektir. Bu Hadis-i Şerifte beyan edilen namaz, dünyada kılınan rukülu, sucütlu namaz değildir; yalnız münacaattır. Bu münacaat ise, kulluk vasıflanndan bir tanedir.

 

Marifet, Allah (CC) tarafından gelir, irfan sahibi o hali bulduktan sonra, Hakk’ın (CC) mahremi olur. Bu hali diri kalbi ile Hakk’a (CC) daima münacaat ettiği için bulur. Bu hali Peygamber (SAV) Efendimiz bizlere şöyle anlatmıştır:

 

“Gözlerim uyur; ama kalbim uyumaz.”

 

Marifet üzerine şu Hadis-i Şerifi anlatmak da yerinde olur:

 

“İlim tahsili içinde ölen kimseyle, kabrinde Allah (CC) iki melek memur eder; onlar taa, kıyamet gününe kadar marifet ilmini öğretirler… O kimse, kabrinden kalkerken alim, arif olarak kalkar.”

 

Burada iki melekten maksat, Peygamber (SAV) Efendimizin ruhaniyeti ile velayet nuraniyetidir. Çünkü melek, marifet alemine giremez. Bu hususta bir Hadis-i Şerif yine zikredelim:

 

“Birçok kimseler, ölürken cahil ölür; ama kabirden alim ve arif olarak kalkar. Birçok kimseler de, alim olarak ölür; ama, kabirden cahil, fasik ve müflis olarak kalkar.”

 

Bu durumu, şu Ayet-i Kerime bize daha iyi anlatır:

 

“Dünya hayatınızda birçok şeylere zevkle yürüdünüz ve onunla, bu alemde de fayda alacağınızı sandınız, ama bu gün alçaltıcı azapla ceza alacaksınız.”[2]

 

Peygamber (SAV) Efendimiz yukarıdaki manayı bir Hadis-i Şerifi ile şöyle anlatır:

 

“Ameller, niyete bağlıdır. Müminin niyeti amelinden hayırlıdır. Fasikin niyeti amelinden şerlidir.”

 

Niyet, amelin binasıdır. Bunu da Peygamber (SAV) Efendimiz şöyle anlatır:

 

“İyi işin; iyi birşey üzerine yapılması iyi olur. Kötü şeyin kötü şey üzerine yapılması fesad olur.”

 

Yeri gelmişken bir Ayet-i Kerime daha anlatalım:

 

“Ahiret hayatını isteyene veririz ve bu hususta çalışmasındaki bereketi de artırırız. Dünyayı isteyene de veririz, fakat ahirette iyilikten yana nasibleri olmaz.”[3]

 

Gerekli olan telkin ehlini bulup, uhrevî hayatı kazandıracak kalbi ondan almaktır. Bunu vakit kaybetmeden, dünyada iken yapmalıdır. Çünkü dünya ahiretin ekim yeridir. Burada ekim yapamayan, öbür alemde birşey toplayamaz. Burada ekim yerinden murad, afaki ve enfüsi varlık olarak anlatılabilir.

 

www.GAVSULAZAM.de


[1] Duhan S. A.56

[2] Ahkaf S. A.20

[3] Şura S. A.20

www.GAVSULAZAM.de  © 2003-2005   •   Her Hakkı Mahfuzdur..