Önsöz

Öte alemlerde yaratılışın başlaması

İnsanın asli vatana dönüşü

İnsanın esfeli safiline reddi

Ruhların cesetteki yerleri

İlimlere dair

Tevbe ve telkin üzerine

Tasavvuf ehline dair

Zikirleri beyan eder

Zikrin şartları

Rü'yetullah - İlahi- Zati tecelliye ermek ve görmek

Nur ve zulmet perdeleri

Saadet ve şekavet
Fukara zümresi

Taharet beyan olunur

Şeriatta ve tarikatta namazın manası

Tecrit alemi marifet temizliği

Şeriatta ve tarikatta zekat

Şeriatta ve tarikatta oruç

Şeriatta ve tarikatta hac

Vecd ve safa

Halvet ve uzlet
Halveti evradı

Rüyalar

Tasavvuf ehli anlatılır

Sonsöz

 

Bu babda, Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şerif vardır. Ayrıca birçok büyük velîler de, bu hususta güzel kelam etmiştir.

 

Ayet-i Kerimeler:

 

“Onlar, Rablarından (CC) korkarlar, tüyleri ürperir, sonra bedenleri yumuşar, kalbleri ile Allah’ı (CC) anlamaya koyulurlar.”[1]

 

“Bir kimsenin sinesini Allah (CC) açarsa, o Rabbı (CC) tarafından verilen bir nur üzerine yürür Kalbleri. Allah’ı (CC) anmaya karşı katılaşan kimselere yazıklar olsun.”[2]

 

Hadis-i Şerifler:

 

“Hakk (CC) tarafından gelen bir cezbe, iki cihanın işine bedeldir.”

 

“Bir vecde sahip olmayanın hayatı yoktur.”

 

Cüneyd-i Behre (Bağdadi) (RA) Hz.leri der ki: “Vecd, iç alemde, ilahî tecelli ile karşılaştığında sahibi, ya sevinç içindedir; ya da hüzün…”

 

Vecd iki kısımdır: Cismanî ve ruhanî… Cismanî vecd, nefisten gelir. Ruhî bir haz vermez. Maddî duyguların tesiri ile olur. Görsünler, işitsinler diye yapılan işler bu vecdin mahsulüdür. Bu cins vecd tamamen boştur. Çünkü, irade vardır; seçme duygusu geçmemiştir. Bu gibi hallere uymak caiz değildir. Ruhanî vecde gelince, o bir başka hal arz eder. Ruhanî kuvvetin taşmasından meydana gelir. Bu hal çok kere, güzel sesle okunan Kur’andan, veya bir şiirin okunuşundan, yahut bir zikir esnasında hasıl olur. Bu durumda cismin bir kuvveti kalmaz. İrade ve seçme kabiliyeti erir. Bu vecd tamamen ruhanîdir. Buna uymak iyidir. Allah-ü Teala (CC) buna işaret ederek şöyle buyurdu:

“Sözü işitip onun güzelliğine uyan kullarımı müjdele..”[3]

 

Aşıkların inlemesi, kuşların tatlı sesi, hep ruhî kuvveti harekete getiren sebepler arasında sayılır. Bu ve benzeri vecd için, nefse ve şeytana pay çıkmaz. Şeytan, nefsin karanlık işlerinde tasarruf eder. Rahmani nur alemine onun sözü geçmez. Rahmani alemde, şeytan, suda eriyen tuz gibi erir. Aynı şekilde Lâ Havle Velâ Kuvvete İllâ Billâhil ‘Aliyyil ‘Azîm - yüce ve azim olan Allah’tan (CC) başkasında güç ve kuvvet yoktur.- cümlesi okununca, yine o şeytan eriyip, gider.

 

Bir Hadis-i Şerifte şöyle anlatılır:

 

“Okunan Ayetler, hikmetli aşk ve sevgi şiirleri, hüzün dolu sesler ruha nuranî kuvvet verir.”

 

Gerek olan, nuru nura kavuşturmaktır. Yani, ruhu o nura erdirmektir. Allah-ü Teala (CC) bu manada şöyle buyurdu:

 

“İyiler iyileredir.”[4]

 

Duyulan bir vecd, şeytandan ve nefisten gelirse, orada nur olmaz. Küfür ve şaşkınlık olur. Zulmet zulmete layıktır, yani nefse… Bunu: “Kötüler, kötülere.”[5]

 

Ayeti açıklar. Orada ruh için bir kuvvet yoktur. Vecd halinden doğan hareketler ikiye ayrılır. Biri insanın kendi arzusuna bağlıdır. Öbürü de irade ve seçme hali ötesindedir. İhtiyarî tabir edilen arzu ile hareket, insanın bedeninde ağrı, sızı ve hastalık olmadan bir vecde tutulmuş gibi hareket etmesidir ki bu meşru sayılmaz. Meşru olan içten gelen iztirarî harekettir.

 

İztirarî hareket, ruhî kuvvetin tesiri ile olur. Bu hali insan; kendi kendine yapamaz. Ruhî sayılan bu vecd hareketi, dış duygulara galiptir… Mesela sıtma ateşinin verdiği hararet gibi… O ateş basınca inşanın tahammülü kolay olmaz. O anda olan hareketler irade haricidir. Vecd hali, ruhani kuvvetin galip gelmesi sonunda olursa, hakiki ve ruhanî sayılır. Vecd ve sema’ aşıkların ve irfan sahiplerinin kalbini tahrik eden iki alettir. Aynı zamanda sevenlerin gıdası ve Hakk’ı (CC) arayanların güç kaynağıdır.

 

Peygamber (SAV) Efendimiz bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyurur:

 

“Sema’, bir cemaat, için farz, bir cemaat için sünnet, bir cemaat için de bid’attır.”

 

Peygamber (SAV) Efendimiz; diğer Hadis-i Şerifinde ise şöyle buyurur: “Sema’, ve onda okunan şiirlerden, bahar ve onun çiçeğinden; ud ve onun titreyen sesinden kim zevk almıyorsa mizacı bozuktur.”

 

Bu Hadis-i Şerifte anlatılan hastanın ilacı yoktur. Kuşlardan, bütün hayvanlardan, hatta merkepten bile aşağıdır. Çünkü onların hemen hepsi, güzel nağmelerden zevk alır. Davud (AS) okuduğu zaman, kuşlar basında saf olurdu; onun güzel sesini işitmek isterlerdi. Bu vecd halinin önemini şu Hadis-i Şerif beyan eder:

 

“Vecd olmayanın, dinî zevki yoktur.”

 

Vecd halı on çeşittir. Bir kısmı, açıktadır, eseri dış hareketlerde görülür. Bir kısmı da gizlidir, dıştan görünmez. Kalbin, gizliden Allah-ü Teala’yı (CC) anması ve Kur’an-ı Kerim’i okuması, buna bir misal olarak verilebilir. Ağlamak, elem duymak, korkmak, hüzünlü olmak, Allah-ü Teala (CC) anıldığı an, boş günleri için esef ve hayret etmek, içten ve dıştan gelen bazı hallerle rengin değişmesi, Allah’a (CC) talib olmak, ona iştiyak duymak, vücudu hararet sarması, bundan hasıl olan hastalık ve keder gibi haller vecd sayılır.

www.GAVSULAZAM.de


[1] Zümer S. A.23

[2] Zümer S. A.22

[3] Zümer S. A.18

[4] Nur S. A.26

[5] Nur S. A.26

www.GAVSULAZAM.de  © 2003-2005   •   Her Hakkı Mahfuzdur..