Önsöz

Öte alemlerde yaratılışın başlaması

İnsanın asli vatana dönüşü

İnsanın esfeli safiline reddi

Ruhların cesetteki yerleri

İlimlere dair

Tevbe ve telkin üzerine

Tasavvuf ehline dair

Zikirleri beyan eder

Zikrin şartları

Rü'yetullah - İlahi- Zati tecelliye ermek ve görmek

Nur ve zulmet perdeleri

Saadet ve şekavet
Fukara zümresi

Taharet beyan olunur

Şeriatta ve tarikatta namazın manası

Tecrit alemi marifet temizliği

Şeriatta ve tarikatta zekat

Şeriatta ve tarikatta oruç

Şeriatta ve tarikatta hac

Vecd ve safa

Halvet ve uzlet
Halveti evradı

Rüyalar

Tasavvuf ehli anlatılır

Sonsöz

 

Bu temizlik, iki çeşittir. Biri, ilahi sıfatlara karşı irfan sahibi olmak için temizliktir; öbürü de zat Alemine ermek için temizlik…

 

İlahi arif olmak için temizlik, bir yerden alınacak telkin ve kalp aynasını, ilahi esma ile, beşeri ve hayvani nakışlardan temizlemekle hasıl olur. Bu halden sonradır ki; Allah-ü Teala’nın (CC) yüce sıfatlarına bakmak, kalb gözü için elde edilir. Bu elde edilen ve kalb aynasında cemal sıfatının aksini o göz görür. Az sonra zikredeceğimiz Hadis-i Şerifler anlatmak istediğimiz manaya işaret ederler:

 

“Mü’min Allah’ın (CC) nuru ile bakar.”

 

“Mü’min, Mü’min’in (CC) aynasıdır.”

 

“Alim nakış yapar, arif ise, parlatır.”

 

İlahi isimlere devamla kalb tasfiyesi tamam olunca, ilahi sıfatlara marifet hasıl olur. Bunun hasıl olması, kalb aynasındaki bir müşahedeye dayanır.

 

Zat-ı İlahi için olan temizliğine gelince; hasıl olması için Tevhid esmasına devam gerekir.

 

Tevhid esması üç tanedir. Bunlar, on iki olarak sayılan ilahi isimlerin son üçüdür. O isimleri, sır gözüyle söylemek gerekir. Bu söyledikten sonra, sır gözü ile Tevhid nuruna nazar imkanı hasıl olur.

 

Zat-ı İlahi’nin nurları tecelli edince, beşeri vasıflar erir. Tamamen yokluğa gömülür. Bu makam istihlak makamıdır. Yokluğun da ötesinde bir yokluktur. Bu tecelli kendi nurundan gayrı bütün nurları mahveder. Bunu Allah-ü Teala (CC) haber verir:

 

“O’nun (CC) varlığından gayrı herşey helak olmaya mahkumdur.”[1]

 

Yine buyurur:

 

“Allah (CC) istediğini mahveder, dilediğini sabit kılar; ana kitap O’nun (CC) katındadır.”[2]

 

Bu halden sonra baki kalan kudsî ruh olur. Allah’ın (CC) nuru ile nazar eyler. O’na (CC) bakar, O’ndan (CC) bakar, O’nunla (CC) bakar, O’nda (CC) bakar, O’nun (CC) için bakar…

 

Bu bakışlarda, şekil ve benzerlik yoktur. Bir Ayet-i Kerimede şöyle buyurulur:

 

“O’nun (CC) misli yoktur.”[3]

 

Artık bundan sonra, sade ve mutlak bir nur kalır; ki ondan öte haberler verilemez. Çünkü orası mahv alemidir. Aklın ondan haber verecek imkanı olmaz. Allah’tan (CC) başka mahrem yoktur. Bu hali Peygamber (SAV) Efendimiz şöyle haber verir:

 

“Benim, Allah (CC) ile bir vaktim olur; ki oraya ne yakın melek sızabilir; ne de nebi veya mürsel sokulabilir.”

 

Bu âlem tecrid alemidir; Allah’ın (CC) zatından gayrı herşeyden soyunulur. Ki bunun sonu vuslattır:

 

“Tecerrüd et, vuslat bul!”

 

Kudsî Hadisi asıl manayı ifade eder.

 

Burada tecridden murad: Beşeri sıfatlardan tam bir yokluğa varmaktır. Kendi aleminde, ilahi sıfatlarla sıfatlanmaktır. Peygamber (SAV) Efendimizin:

 

“İlahi huylarla kendinizi bezeyiniz.” buyurması:

 

“Allah-ü Teala’nın (CC) sıfatlarına bürünün…” cemektir.

www.GAVSULAZAM.de


[1] Kasas S. A.88

[2] Rad S. A.39

[3] Şura S. A.11

www.GAVSULAZAM.de  © 2003-2005   •   Her Hakkı Mahfuzdur..