Önsöz

Öte alemlerde yaratılışın başlaması

İnsanın asli vatana dönüşü

İnsanın esfeli safiline reddi

Ruhların cesetteki yerleri

İlimlere dair

Tevbe ve telkin üzerine

Tasavvuf ehline dair

Zikirleri beyan eder

Zikrin şartları

Rü'yetullah - İlahi- Zati tecelliye ermek ve görmek

Nur ve zulmet perdeleri

Saadet ve şekavet
Fukara zümresi

Taharet beyan olunur

Şeriatta ve tarikatta namazın manası

Tecrit alemi marifet temizliği

Şeriatta ve tarikatta zekat

Şeriatta ve tarikatta oruç

Şeriatta ve tarikatta hac

Vecd ve safa

Halvet ve uzlet
Halveti evradı

Rüyalar

Tasavvuf ehli anlatılır

Sonsöz

 

Uykunun ilk halinde ve tam uyku halinde görülen rüyalar gerçek olduğu gibi, faydalıdır da… Şu ayet rüyanın gerçek olduğunu ifade eder:

 

“Allah (CC) gerçekten, Peygamberini (SAV) rüya ile doğruladı. İnşallah Mescid-i Haram’a emin olarak gireceksiniz.”[1]

 

Sonra Yusuf Nebi’nin (SAV) dilinden ifade edilen şu Ayet de önemlidir:

 

“Ben rüyada onbir yıldız gördüm…”[2]

 

Peygamber (SAV) Efendimizin buyurduğu şu Hadis-i Şerif de önemlidir:

 

“Benden sonra peygamberlik kalmadı, ancak bazı müjdeler onlara görünür.”

 

Bu Hadis-i Şerifi şu Ayet-i Kerime doğrular:

 

“Onlar için dünya ve ahiret hayatında müjdeler vardır.”[3]

 

Ayrıca Peygamber (SAV) Efendimizin buyurduğu şu Hadis-i Şerif de rüyanın gerçek olduğunu ifade eder:

 

“Rüyada beni gören gerçekten görmüş olur; çünkü şeytan benim şeklime giremez.”

 

Bu, demek olur ki, hakikat ve basiret nuru ile şeriat, tarikat, marifet nuruna uyarak bana uyanları da, şeytan temsil edemez.

 

Sahib-i Mazhar der ki:

 

“Şeytanın bu durumu yalnız Peygamber (SAV) için değildir; bilcümle rahmet, şefkat, lütuf ve hidayet mazharı olan hiçbir varlığın şekline giremez, Peygamberin (AS) cümlesi, evliya, melekler, Kabe, güneş, ay beyaz bulut ve Kur’an, şeytanın temsil edemeyeceği kudsî varlıklardır. Çünkü şeytan kahır isminin zuhur yeridir. Ancak şaşkınlığı temsil edebilir. Bir kimse Hâd+i, isminin mazharı olursa; zıddı olan Mudill ismi, onu nasıl temsil etsin… Zıt isimlerin hiçbiri diğerini temsil edemez. Su ile ateş burada bir misal olarak verilebilir. Su, ateş şeklini alamıyacağı gibi, ateş de su şekline giremez. Aralarında ayrılık, tenafür ve uzaklık bulunur. Böylece Allah-ü Teala (CC) hakkı batıldan ayırmak ister.”

 

Bir Ayet-i Kerimede şöyle buyurulur:

“Allah (CC), böylece hakkı, batılı, misal yolu ile anlatır.”

 

Şeytanın rububiyet sıfatını temsil etmesi ve bu yolda bir dava He meydana çıkması, Allah’tan (CC) gelir. Çünkü Allah-ü Teala’nın (CC) Celâl ve Cemâl sıfatı vardır. Şeytan yalnız Celâl sıfatından görünebilir. Çünkü kahrın mazharıdır. Bundan ötürü rububiyet davasını güder. Bu dava, yukarıda anlatıldığı gibi Mudill isminden gelir.

 

İçinde hidayet izi bulunan hiçbir ismi temsil edemez. Burada denecek hayli kelam vardır. Şerhi yapılsa çok uzar. Peygamber (SAV) Efendimizin dilinden söylenen:

“Ben ve bana uyan basiret üzere…”[4]

 

Ayetindeki “bana uyan” cümlesinde bir işaret vardır. Peygambere (SAV) tam varis olan kamil mürşidi anlatır. Demek olur ki, benden sonra irşad; her yönden, benim batini basiretime sahip olan kimse tarafından yapılacaktır. Burada tam velayet haline sahip olan zat murad edilmektedir:

 

“Veli olan mürşid”[5]

 

Ayeti de aynı şeye işaret eder.

 

Rüya iki çeşittir. Biri enfüsî, diğeri afâkî… Her ikisi yine kendi özünde ikiye ayrılır.

 

Enfüsî: Bu rüya nevi, ya iyi huydan veya kötü huydan ileri gelir. İyi huydan hasıl olan rüya, cennet ondaki nimetler; huri köşkler, nurani beyaz sahralar, güneş, ay, yıldızlar, bunların benzeri… şeklinde görünürler. Bunların hepsi kalbin sıfatlarını ilgilendirir. Bazı şeyler de Mutmainne tabir edilen nefsin hazzıdır ki, bunlar da eti yenen hayvanlar, kuşlardır. Çünkü nefsin cennetteki nimetleri bu neviden olacaktır.

 

Rüyada görülen birçok hayvan, cennetten gelmiştir. Mesela öküz, ziraata yaraması için Adem nebiye (AS) gönderildi. Deve de cennetten geldi…

 

At; büyük ve küçük cihad için aynı şekilde cennetten geldi… Bunların hepsi öbür aleme ait şeylerdir. Bir Hadis-i Şerifte şöyle buyurulur:

 

“Koyun, cennetin balından; sığır zafiranından; deve nurundan; at reyhanından yaratıldı.”

 

Katır, mutmainne sıfatının en alt derecesindedir. Rüyasında katır gören, ibadette tembel, nefsi ağır bastığı ve yaptığı işin neticesiz kaldığı anlaşılır. Ancak tevbe edip, iyi iş tutarsa; yaptığı iyiliğinin mükafatını görür.

 

Merkep cennetin taşından oldu. Adem (AS) ve zürriyetinin iyiliğine yaratıldı. Dünyada oldukça, ahiret işlerini tedvir için o da bir vasıta kılındı…

 

Rüyada güzel bir gençle konuşur gibi ruhla konuşmak, ilahi tecelliye ermeye delalet eder. Çünkü ilahi tecelli nuruna erip cennete girenler aynı şekilde güzel suretidir. Çünkü Peygamber (SAV) Efendimiz onları tarif ederken:

 

“Güzel endamlı ve sürmeli.”

 

Buyurur… Sonra Peygamber (SAV) Efendimiz:

 

“Rabbımı güzel bir genç suretinde gördüm.” Buyurur. Bazı zatlar, bu tecelliyi şöyle tefsir ederler:

 

“Çünkü Hak Teala (CC) ruh aynasında Rububiyet sıfatı ile tecelli etmektedir.”

 

Buna Tıfl-ı Maani -manalar çocuğu- adı verilir. Çünkü mürebbinin aynası cesettir. Aynı zamanda kulla Rabbı (CC) arasında bir vesile sayılır. Hz. Ali (KV) der ki:

 

“Rabbımın terbiyesi olmasaydı; O’na (CC) karşı irfana sahip olmazdım.”

 

Bir insanın içinde, manevi terbiyenin gelişmesi için, zahirde bir mürebbiye bağlanıp ondan alınan bir telkin gerektir. Bu mürebbiler, Nebiler (AS) ve Velîlerdir (RA). Kalbin ve kalıbın lambası yanmaya bunların terbiyesi hasıl olunca başlar. Onlardan bir başka ruh alınır. Bir Ayet-i Kerimede şöyle buyurulur:

 

“Allah (CC), ruhu emri ile, kullarından istediğine ilka eder.”[6]

 

Dolayısı ile kalbin sağlık bulacağı bu ruhun telkini için bir irşadcı aramak lazımdır.

 

İmam-ı Gazali  (RA) der ki:

 

“Allah-ü Teala’nın (CC) güzel bir surette rüyada görülmesi caizdir.”

 

Bu tevile göre yine diyor ki:

 

“Görülen bir şeyi Allah-ü Teala, görenin istidadına göre bir misal olarak halk eder. Görülen o şey, gerçekten zat-ı ilahi değildir. Çünkü o bu şekilde görünmekten münezzehtir.  Peygamber  (SAV) Efendimizin de görülmesi, aynı şekildedir. O’nun da (SAV) muhtelif şekilde görülmesi olur. Hepsi görenin istidad ve kabiliyetine göredir, Hazret-i Muhammed’i  (SAV)  gerçekten kimse göremez. Ancak, ilimde, amelde ve halinde ona tam varis olanlar hariç. Bunlar görür… Çünkü bu zümre her bakımdan ona varistir.”

 

Müslim’in şerhinde denir ki:

 

Allah-ü Teala (CC) beşeri ve nurani şekilde rüyada görülse caizdir. Anlatılan kıyas esas olmak üzere her sıfatta tecelli eder. Musa Peygambere de (AS) unnap ağacından, ateş şeklinde kelam sıfatı ile tecelli etmiştir. O tecelli anında kelam sıfatı, Musa Peygambere (AS) şöyle demişti:

 

“Elindeki ne ola, ya Musa (AS)?”[7]

 

Musa Peygambere (AS) ateş şeklinde görünen aslında nurdu. Ateş görünmesi onun anlayışına ve talebine göre olmuştur. Çünkü o, ateş aramaya çıkmıştı…

 

İnsan için, ağaçtan daha alt derece olmaz… Hal böyle olunca, her bakımdan iç temizliğine erene gerçek varlığı sıfatlarından biriyle, Hak tecelli eylese hayret edilir mi? Çünkü o insan, tasfiyeden sonra, hayvanî sıfatları bırakmış tam insan olmuştur. Bu hali bulan birçok velîlere aynı tecelli olmuştur. Bunlardan biri de Bayezid-i Bestami’dir. Allah (CC) ona rahmet eylesin…

 

O tecelli anında Bayezid-i Bestami (RA) şöyle diyordu:

 

“Özüm sübhandır. Şanım ne kadar büyük…”

 

Cüneyd-i Behre (Bağdadî) (RA) ise şöyle diyordu:

 

“Cübbemin altında, Allah’tan (CC) başkası yoktur.”

 

Bu makamda birçok, incelik var; onların şerhi burada olmaz. Yapılacak olsa uzar. O incelikler bilhassa tasavvuf ehlini ilgilendirir.

 

Gerek ilahi tecelli için, gerekse Peygamber (SAV) Efendimizin ruhaniyeti ile münasebet için terbiye şarttır. Bu yola ilk giren, ne Allah-ü Teala (CC) ile, ne de Peygamber (SAV) Efendimizle; kendi başına bir münasebet kurabilir. Bu sebeple bir velî terbiyesini görmesi ilk akla gelendir. Çünkü o velî ile Peygamber (SAV) Efendimiz arasında beşeri bir münasebet vardır.

Peygamber (SAV) Efendimiz hayatta olsaydı, doğruca alınacak O’ndan (SAV) alınırdı, gayrına ihtiyaç kalmazdı. Öbür aleme intikal ettikten sonra, tecerrüd haline geçiyor, bizzat kendisi ile bağ kurulamıyor. İrşada memur velîler de aynıdır. Onlar da bu alemden göçüp gidince, irşad olacak olmaz. Anlayış ehli isen anla; değilsen, bu anlayışı ara…

 

Nefsin, zulmani haline, nurla galip gelmek için riyazetle o anlayışı bulmaya tabi ol. Çünkü anlayış nurla olur; zıddı ile olmaz. Nur bezeli düzenli yere gelir, şerefli yere düşer. Müptadi, kendi başına bu hali bulamadığı için, bir velîye mutlaka ihtiyacı vardır.

 

Hayatta olan Veli’nin, Peygamber (SAV) Efendimizle her bakımdan ilgisi vardır. Tam veraset hali bunu gerektirir. Hayatta olduğu müddet o veraseti ve irşad makamını idare eder. Bu hali taşıyana Peygamberlerden (AS) rehberlik ve kulluk yardımı gelir. Bu yardımla; halk arasında tasavvuf yolunu devam ettirir; anla…

 

Bundan ötesi derin bir sırdır; ki, ehli idrak edebilir. Bu sırrı:

 

“İzzet, Allah’ın (CC), Peygamberin (SAV) ve mü’min kullarındır.”[8]

 

Ayeti tam ifade eder.

 

Ruhların terbiyesi; başlı başına bir iştir. Cismani ruh, bedende terbiye edilir. Ruhani ruhun yeri kalb, sultani ruhun yeri fuad, Kudsî ruhun yeri ise sırdır. Sır, Hakk’la (CC) kul arasında bir vasıtadır. Hakk’tan (CC) halka tercüman olur. Çünkü o, Allah (CC) ehli ve O’nun (CC) mahremi sayılır.

 

Kötü huyların sonucu olan rüyaya gelince, bu nefsin emmare ve levvame sıfatlarını gösterir. Mülhime de bu makamdadır. Bu sıfatları taşıyanlar çok kere rüyada yırtıcı hayvanları görür. Misal olarak, aslanı, kaplanı, kurdu, ayıyı, köpeği, domuzu; ayrıca bunlara benzeyen, tavşanı, tilkiyi, kediyi, yılanı, akrebi ve daha benzeri hayvanları verebiliriz. Bunların hepsi zararlıdır, atmak gerek…

 

Bu hayvanların temsil ettiği bazı vasıfları anlatalım: Kaplan; kendini beğenmişliği, kibri belirtir. Allah-ü Teala’ya (CC) karşı büyüklük satmayı anlatır. Allah-ü Teala (CC) bu vasfı taşıyanları şöyle anlatır:

 

“Onlar ki, ayetlerimize yalan dediler, O’na (CC) karşı büyüklük sattılar… İşte bunlara sema kapıları açılmaz, deve iğne deliğinden geçinceye kadar, cennete giremezler.”[9]

 

İnsanlara karşı kibirli olanlar da, aynı cezaya uğrar.

 

Arslan, böbürlenmeyi ve halka karşı büyüklük satıldığını gösterir.

 

Ayı, öfkeyi temsil eder; eli altında bulunanlara üstünlük gösterişini anlatır.

 

Kurt, araştırmadan, helal, haram, şüpheli, ne olursa olsun; ele geçenin yendiğini anlatır.

 

Köpek, dünya sevgisini anlatır. Dolayısı ile kahra gazaba…

 

Domuz, çekememezliğe, kinciliğe, hırsa delildir. Şehvet düşkünlüğünü gösterir.

 

Tavşan, yapılan dünya işlerinde hileciliği, kandırıcılığı gösterir.

 

Tilki de, aynı olup, tavşanda gaflet daha fazladır.

 

Pars görmek, cahilce bir gayrete sahip olmaya delildir. Aynı zamanda baş olma sevgisine de işarettir.

 

Kedi, cimriliği, nifakı temsil eder.

 

Yılan, yalancılığa, dille halka eziyet ettiğine, insanlara karşı düşmanlığa, gıybet yapıldığına işarettir. Anlatılan bu yırtıcı hayvanların gerçek yüzünü, manasını basiret ehli bilir.

 

Akrep, koğuculuğa, alaycılığa, onu bunu ayıplamaya delildir.

 

Eşek arısı, dille gizliden insanlara eziyet edildiğine işaret eder.

 

Bir Hakk (CC) yolcusu, rüyada bu eziyetli mahlukatla cenk ettiğini, galip gelemediğini görürse; ibadete, zikre devam etsin. Taa, onlara galip gelip, kahre uğratıncaya kadar devam etmeli. Beşeri sıfatlardan kurtulmalı.

 

Keza, o yırtıcı hayvanları kahredip, tamamen yok ettiğini görürse; hataları bırakmış, kötülük etmiyor demektir. Allah-ü Teala (CC) hatalardan dönen kullar için şöyle buyurdu:

 

“Günahları onlardan alındı; özleri hoş oldu.”[10]

 

Yine bir Hakk (CC) yolcusu o hayvanları insan şekline girer görürse, hatalarının iyiliğe çevrildiğini anlamalı… Allah-ü Teala (CC) hatalardan tevbe edenler için şöyle buyurur:

 

“Allah (CC), hatalarından dönen, iyi işler tutan Yahudi, mülhime nefsin Nesara kılığında görüldüğü zümrenin, hatalarını iyiliğe çevirir.”[11]

 

Dolayısı ile bütün eziyetli işlerden kurtulur. Bu kurtulma sonunda, emin olmamak icab eder. Nefis, hata ve isyan canibinden en ufak bir yol bulunca kuvvetlenir, yolcuyu alt eder. Mutmainne halini siler. Bu sebeple Allah-ü Teala (CC) kullarına, dünyada oldukları müddet, bütün yasaklardan çekilmeyi emreder.

 

Rüyada emmare nefsin küffar, levvame nefsin Yahudi, mülhime nefsin Nasara kılığında görüldüğü olur. Aynı şekilde bidatçı kılığında dahi görüldüğü olur.

 

www.GAVSULAZAM.de


[1] Fetih S. A.27

[2] Yusuf S. A.4

[3] Yunus S. A.64

[4] Yusuf S. A.105

[5] Kehf S. A.17

[6] Mümin S. A.15

[7] Taha S. A.17

[8] Münafikun S. A.8

[9] Araf S. A.40

[10] Muhammed S. A.2

[11] Furkan S. A.70

www.GAVSULAZAM.de  © 2003-2005   •   Her Hakkı Mahfuzdur..