Derviş olan kişiler

Deli olağan olur...

Aşk nedir bilmeyenler

Ona gülegan olur...

Bu dervişlik yoluna

Aşk ile gelen gelsin...

Ya dervişlik nolduğun

Bir zerre bilen gelsin....

 

K O N U L A R

 

Sofun Manasi
Sofiyyenin Zuhuru
Ashab-i Suffa Gibi Olanlar
Ayetlerde Dervisler
Hadislerde Dervisler
Zikreden Dervisler
Dervisin Sülûku
Mürid - Mürsid Bagi
Müride lazim gelen haslet
Müridin Edebi
Dervisligin Sifati
Dervislere Tenbih

 

 

 

 

 

DERVİŞİN SÜLÛKU

Nefsi alışkanlıklarından kesmek ve nefsin arzularının hilafına yürümektir ki bu çok müşgüldür. Salike (dervişe) afet üç yerden gelir. 1- Haram yemek, 2- Adete uymak ve devam etmektir. Harama bakmak ve dinlemek ve gıybet etmektir, 3- Fesadı sohbettir ki, nefisle heyecan eden şehvete tabi olmaktır ve muhalefeti nefis baş ibadettir. Cemi deva, yani bütün şifalar, muhalefeti hevadadır. Nefis, Allah (CC) Hz.leri’nin düşmanı okluğundan, buna dostluk, evliyaya düşmanlık gibidir. Şecaat ve mücahedede ilmin kapısı ve kapıcısı Hz. İmam-ı Ali (KV) Hz.leri gibi olmak gerektir ve O’nun (KV) kılıcı Zülfikâr, gerçekten batını kuvvettir. Cihad-ı ekberde lisan ile olan cihad, gizli ve aşikare yapılan Zikrullahtır. Çünkü salikin nefis ve şeytanın zararlarını defetmekte ve Rahman’ın (CC) Rahmetini celbetmekte yegane meşgalesi Zikrullahtır.

Seyyidüşşüheda, İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri der ki: “Babam İmam-ı Ali (KV) Hz.leri’ne Fahr-ül Enbiya (SAV) Efendimiz’in meclislerindeki Adat-ı Şeriflerinden sorduğumda bana: ‘Resülullah (SAV) Efendimiz Hz.leri, Zikrullah üzerine oturup, Zikrullah üzere kıyam ederlerdi.’ dediler.”[1]

Bazıları iblisi (lanet ona olsun) zayıf ve cılız görüp sebebini sordular. O da (lanet ona olsun): “Benim cismimi bu surete koyan, canıma kıyan, Allah (CC) Hz.leri yolunda Cehr ile Zikrullah yapanlardır.” demiştir. Bundan anlaşılıyor ki, aşikare zikir, şeytana ziyade gam, dert ve elem vermektedir. Zira, Cehri Zikir şeytan ve nefsi, sonbahar rüzgarının yaprakları soldurduğu gibi soldurur, buna karşı kalb ve ruhun yüzünü güldürür.[2]

Erkek ve kadınlardan mü’min olduğu halde ameli salihde bulunup Allah’a (CC) ve Resulüne (SAV) gerçek itaat edip günlerini murakabe ve Zikrullah ile geçirenler, şeriatla amel tarikatla sülük ve hakikat hali ile hallenenlerin hali güzel hayattır. Yaptıkları güzel amellerin itikatlarının karşılığı olarak kalbleri hayat ve dirlik bulur. Ötekilerin kalbleri ölü olur.

Şimdi bunlardan anlaşıldı ki, şeytanla boğuşmak lazımdır. Her kim şeytanı yener de Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin yoluna hakkıyla giderse, Cenab-ı Hak Celle ve Ala Hz.leri bu kullarına Ayet-i Kerimesi’nde beyan eylediği gibi çok ikramiyeler verir. O kimse, Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin halis askeri olur. Şeytanın askeri olanları da Yüce Allah (CC) Hz.leri şöyle beyan ediyor: “Bunları şeytan kaplamış da Allah’ı (CC) hatırlamayı (zikretmeyi) kendilerine unutturmuştur. Bunlar şeytan taraftarlarıdırlar. Bilin ki, şeytan taraftarı olanlar hep hüsrana (perişanlığa) düşenlerdir.”[3]

Onların üstüne şeytan çökmüştür. Onlar şeytanın askeridirler. Bu şeytanın askerleri büyük ziyan ettiler. Onlar Zikrullah edemezler. Zira onlara şeytan (lanet ona olsun) musallat olmuş ve Yüce Allah (CC) Hz.leri’nin zikrini unutturmuştur. İşte şeytan bu bedbaht insanları Zikrullahtan uzaklaştırmak için çeşitli tuzaklar kurmuş ve gafil avlar. Ama Zikrullah halkasına giren ve tasavvuf (tarikat) yolunda çalışıp yol alanlar böyle değil. Onların kalblerini Yüce Allah (CC) Hz.leri’nin zikri cilalandırır, hoplatır ve mutmain kılar. Yüce Allah (CC) Hz.leri bu hususta buyuruyor: “Evet, bilin ki, ancak Allah'ı anmakla kalbler yatışır ve huzur bulur.”[4]

“Bunlar, o kimselerdir ki, Allah (CC) anılınca kalbleri titrer, kendilerine isabet eden musibetlere karşı da sabırlıdırlar.”[5]

Ebedi Alemde büyük Mahkeme-i Kübradaki hesaptan sonra makamına gidince, yanında ailesini zürriyetini bulamayan kimse, Yüce Allah (CC) Hz.lerine niyaz eder: “Ya Rabbi! Benim ehli ayalim zürriyyetlerim yanımda yok, onları da senden istiyorum.” der. Yüce Allah (CC) Hz.leri: “Ey kulum! Onların makamları senin makamına tutmadığından ayrı makamda kaldılar.” buyurur. Kul da: “Ya Rabbi! Ben ibadet ve taatlerime ailemi zürriyyetimi de dahil etmiştim, zürriyyetimi Yüce Zatından istiyorum.” der. Bu hususta Yüce Allah (CC) Hz.leri Mucizel Beyan’ında şöyle buyurur: “(Dünyada) iman edenlere ve zürriyyetleri de iman edip kendilerine uyanlara, (ahirette) zürriyyetlerini kavuştururuz. (Onları da baba ve dedeleri gibi cennete koruz ve derecelerine yükseltiriz) Bununla beraber (baba ve dedelerinin) amellerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes, kazancına bağlıdır, (iyi amel işlerse kurtulur, değilse helak olur).”[6]

www.GAVSULAZAM.de


[1] Miratüşşuhud Li Seyyidil Vücud 3.Bab

[2] Kitabül Hitab S.243

[3] El-Mücadele S. A.19

[4] Er-Ra'd S. A.28

[5] Hacc S. A.35

[6] Et-Tur S. A.21

 

HOME       ::     GAVSULAZAM    ::      12 İMAMLAR    ::      SİLSİLE     ::       YOLUMUZ

©2003 - 2004 GAVSULAZAM.DE      Her hakkı mahfuzdur...