İMAM-I HÜSEYİN (RA) HZ.LERİ'NİN BAZI MENKİBELERİ

 

Nur neslinin iki kolbaşısı İmam-ı Hasan (RA) Hz.leri ve İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri bir gün hastalanmışlardı. Her gün, Nebiler Nebisi birkaç sahabesi ile muazzez torunlarını ziyarete geldiler. Sahabeler dediler ki: “Ya Ali! Çocukların için bir nezir yapmak istemezmisiniz?” İmam-ı Ali (KV) Hz.leri: “Elbette isterim.” dedi. Allah'ın (CC) arslanı İmam-ı Ali (KV) Hz.leri ile mü'mine hatunların şefaatçisi Cenab-ı Fatıma-i Zehra (RA) Hz.leri, Allah (CC) Hz.leri’nin rızasını taleb ve O'na şükür etmek ve yavrularının şifa bulmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz etmek üzere üç gün oruç tutmaya nezir ettiler. İmam-ı Ali (KV) Hz.leri ile Fatımatüzzehra (RA) annemiz de oruçlarını tutmaya niyet edip başladılar. İlk günün akşamı iftar vaktinde iftar yapacakları zaman kapıya bir fakir geldi. Aç olduğunu beyan etti. Cenab-ı İmam-ı Ali (KV) Hz.leri Fatımatüzzehra (RA) Hz.leri ile yiyeceklerini fakire verdiler, yine su ile niyet ettiler. Bu durum üç gün devam etti. Bunun üzerine Yüce Allah (CC) Hz.leri şu Ayet-i Kerime’yi inzal buyurdu: “(Yemeğe olan) sevgilerine ve iştahlarına rağmen yoksulu, yetimi, esiri doyururlardı.”[1]  Şanı pek Yüce Allah (CC) Hz.leri lütuf ve ihsan etti. İmam-ı Hasan (RA) Hz.leri ve İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri şifa buldular.

..........................................

 

Eshab-ı Kiram'dan Dıhye (RA) Hz.leri devamlı ticaret için sefere gider gelirdi. Çok güzel yüzlü idi. Cebrail (AS) çok defa Resûlüllüh (SAV) Efendimiz’in huzuruna Dıhye (RA) Hz.leri’nin şeklinde gelirdi. Bir gün Cebrail (AS) Fahri Âlem (SAV) Efendimiz’in huzurunda bulunuyordu. O zaman henüz küçük olan İmam-ı Hasan (RA) Hz.leri ve İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri’nden biri Cebrail (AS)'ı gördü. Hemen kardeşinin yanına koşarak: “Dıhye (RA) dedemizin yanında oturuyor, haydi gidelim.” dedi. Koşup mescide geldiler. Cebrail (AS)'ın dizlerine oturdular. Ellerini Cebrail (AS)'ın koynuna soktular.

Resûlüllah (SAV) Efendimiz torunlarının bu halini görünce hicab edip, mani olmak istedi. Cebrail (AS) Resûlüllah'ın (SAV) Efendimiz’in mahcup olduğunu görünce dedi ki: “Ya Resûlüllah! Niçin sıkılıyorsunuz? Fatıma (RA) teheccüt namazını kılarken Hak Teâlâ (CC) Hz.leri beni gönderirdi. Ben de bunların beşiklerini sallardım. Fatıma (RA) rahatça namazını kılardı. Çocukların bu hareketini bana karşı edepsizlik sanmayın. Bazan da bunların anneleri namazdan sonra uyurken bunlar ağlardı. Hak Teâlâ (CC) Hz.leri yine beni gönderir, anneleri uyanmasın diye beşiklerini sallardım, ağlamazlardı. Bunların yanıma gelip, ellerini koynuma sokmalarında bir mahzur yoktur.” dedi.

Resûlüllah (SAV) Efendimiz: “Ey kardeşim Cebrail (AS). Şimdi birşey yapmadılar, daha ileri giderler endişesi ile mani oldum. Çünkü, esbabımdan Dıhye (RA) isminde birisi vardır. Çok kere sefere çıkar. Her dönüşünde bunlara hediyeler getirir. Sizi Dıhye (RA) zannedip ellerini koynunuza soktular.” buyurdu. Cebrail (AS): “Ya Rabbi! Beni habibinin (SAV) yanında utandırma.” diye dua etti. Cebrail’e (AS): “Oturduğun yerde gözlerini kapa elini cennete sok, eline ne gelirse al.” diye hitap geldi. Cebrail (AS) ellerini cennete saldı. Bir yeşil salkım üzüm, bir kırmızı nar eline geldi. İmam-ı Hasan (RA) Hz.leri üzüm, İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri de narı aldı. Bunları yerlerken bir dilenci geldi. “Ey Ehli beyt, o üzüm ve nardan bana da verir misiniz?” diye sordu. Resûlüllah (SAV) Efendimiz vermek istediğinde Cebrail (AS) mani oldu: “Ya Resûlallah! O dilenci şeytandır. Cennet meyvaları ona haram iken hile ile yemek istedi.” buyurdu.

..........................................

 

Bir gün Resûlüllah (SAV) Efendimiz, İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri ile oğlu İbrahim (RA) Hz.leri’ni dizlerine oturttu. Cebrail (AS) gelip: “Ya Resûlallah (SAV)! Hak Teâlâ (CC) Hz.leri bu ikisinden birini alacaktır. Sen birini seç!” dedi. Nebiler Nebisi: “Eğer Hüseyin (RA) vefat ederse, benim canım yandığı gibi, Ali’nin (RA) ve Fatıma’nın (RA) da canları yanar. Eğer İbrahim (RA) giderse, en çok ben üzülürüm. Benim üzüntümü, onların üzüntüsüne tercih ediyorum.” buyurdular. Üç gün sonra oğulları İbrahim (RA) vefat etti. İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri Resûlüllah (SAV) Efendimiz’in yanına her gelişinde onu öper ve: “Selamet ve Saadet o kimseye ki, oğlum İbrahim’i (RA) ona feda ettim.” buyurdu.

İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri’nin ilk çocukluğu Resûlüllah (SAV) Efendimiz’in derin sevgi ve şefkati içinde geçti. Ancak bu hal çok sürmedi. İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri bundan sonra ilmini ve edebini babasının yanında tamamladı.[2]

..........................................

 

Âlemlerin Efendisi Nebiler Nebisi (SAV) bir gün İmam-ı Hasan (RA) Hz.leri ile, İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri’nin ellerinden tutarak oradakilere hitaben buyurdu ki: “Bir kimse beni, bu iki çocuğu ve bunların babasını ve anasını severse, kıyamet günü benimle beraber bulunacaktır.”[3]

www.GAVSULAZAM.de


[1] El-İnsan S. A.8

[2] İslam Ansiklopedisi 1.Cilt S.150

[3] Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin S.34; İmam-ı Ali (KV) Hz.leri’nin rivayet E.H.Ş.

 

 

 

Hayatı

Şehadeti

Menkibeleri

Hakkındaki Hadis-i Şerifler

 

 

 

İMAM-I ALİ (KV) HZ.LERİ

İMAM-I HASAN (RA) HZ.LERİ

İMAM-I HÜSEYİN (RA) HZ.LERİ

İMAM-I ZEYNEL ABİDİN (RA) HZ.LERİ

İMAM-I MUHAMMED BAKIR (RA) HZ.LERİ

İMAM-I CAFER-İ SADIK (RA) HZ.LERİ

İMAM-I MUSA-İ KAZIM (RA) HZ.LERİ

İMAM-I ALİ RIZA (RA) HZ.LERİ

İMAM-I MUHAMMED TAKİ (RA) HZ.LERİ

İMAM-I ALİ NAKİ (RA) HZ.LERİ

İMAM-I HASEN-İ ASKERİ (RA) HZ.LERİ

İMAM-I MUHAMMED MEHDİ (RA) HZ.LERİ

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

©2003-2004 GAVSULAZAM.de