İMAM-I HÜSEYİN (RA) HZ.LERİ'NİN ŞEHADETİ

 

Hicret-i Nebeviyye’nin 61'nci (M. 681) senesi Muharremin onuncu (AŞURE) Cuma günü Kerbela'da şehit edilerek mutlu başları (Rivayete göre) Şama gönderildi. Mübarek başları Mescid-i Emeviye içindedir. Diğer bir rivayete göre Medine-i Münevvere’de validesi Fatımatüzzehra (RA) annemizin yanına konmuştur. Mübarek vücutları da Kerbela’ya defnedilmiş!ir. Allah (CC) Hz.leri O’ndan razı olsun. O’nun feyizlerinden ,şefaatlerinden ve kutsal sırlarından bizi faydalandırsın. (AMİN)

Kerbela arsası tekellüfsüz bir halde hak ile bâtılı ayıran bir meydandır ve hasıl olacak şeylerin yolu için merhale ve konakların en şereflisidir. İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri zahiran babasının şehit edildiği Kûfe'ye ve gömüldüğü Necefe doğru yola çıktı. Çünkü Iraklılar onu mektuplar yollayarak adamlar göndererek kendisine biat için davet etmişlerdi fakat hakikatte İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri bile bile ölüme gidiyordu. Amcası Abbas’ın oğlu Abdullah O’na: “Gitme, yürüme, inayet et, dur!” dedi. İmam-ı Hüseyin (RA) Efendimiz’e bağlı şair Ferezdek: “Iraklıların kalbleri seninle ama kılıçları Yezit’ledir. Gitme!” dedi. İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri gidecekti. Kararını vermişti çünkü. Cebrail (AS) Nebiler Nebisi’ne (SAV) İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri’nin katledileceğinin haberini daha Resul’un (SAV) sağlığında vermişti. Bu, İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri’nin alnının yazısı idi. O metanetle yola çıktı. Müslim B. Akiylin şehid edildiğini haber aldığı halde metanetle yoluna devam etli. Kerbela’ya vardığında Fırat yolu yüzüne kapandı, metin oldu. Aşure günü bütün Akrabaları taallukat ve yaranı kardeşleri masum yavruları gözünün önünde birer birer şehit oldular. Yine de metin oldu.

Nihayet şehadet sırası en son kendisine gelince metanetle savaştı. Çünkü hareketinde şunu söyledi: “Eğer ceddim Muhammed (SAV) dini benim kanımın dökülmeden benim kanım akıtılmadıkça kuvvet ve baka bulmayacaksa ey kılıçlar, ey mızraklar, hançerler ve oklar. Benim hayatıma son verini. Yezid’e biat etmek benim için bir zillettir. Ölümü bu zillete tercih ederim.” İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri’nin tebeası yetmiş iki kişi idi. Yezid, Irak Valisi Ubeydullah b. Ziyad’a emir gönderip: “Kûfe'ye sokma!” dedi. Maksatları belli idi. İşte Kerbela faciasının manası ve inceliği, işte İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri’nin şehid olmasının sırrı budur. Nitekim İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri ilk defa yolda, ikincisi Kerbela'ya varır varmaz ve üçüncü defa olarak da Aşureden bir gece önce etrafındakilere: “Düşmanın zoru benimledir. Beni öldürmek istiyorlar ve ben de öleceğim. Sizin ölümünüze sebep olmayayım. Ben buna razı değilim, ben mani olmam, muafsınız gitmekte serbestsiniz” dediyse de yarenleri hep bir ağızdan: “Biz seni yalnız bırakmayız. Allah (CC) Hz.leri’nin Resulü’nün (SAV) halifesi ve sen imamımız yolunda ölmeye hazırız ve buna kararlıyız.” dediler.[1]

İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri ordu baş kumandanı Ömer İbni Ziyad’a bir haber yolladı. Ömer İbni Ziyad kabul etmedi ve Kerbela faciası meydana geldi. Haber şu idi: “Ben Yezid'e biat etmem. Bırakın gideyim. İslâm hudutlarından birinde vazife alayım yahut bırakın, İslâm sınırlarından öteye geceyim.”

İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri rivayete göre seksen üç kişi idiler. Karşısındakiler ise rivayete güre bin civarındaydı. Cennet gençlerinin efendisi İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri o bela sahrasında nice nasipsizlcri ceza âlemine yolladı. Nasipsizler ok alıcılara emir verip mühlet vermeden yetmiş iki mazlumu şehit ettiler. O inci mercanını yüzlerce okçu ok yağmuruna tuttular ve Ehli Beytine, yarenlerine Fırat’tan su içirmediler. Yetmiş iki küsur yerinden yara alan Şah İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri böylece bütün gayretine rağmen bir damla su içmeden çadırlarının olduğu yere atını sürdü ve çadırda hasta yatan İmam-ı Zeynel Abidin’i bağrına basıp tekrar yüzünc gözüne sürerek veda etti. Iraklı nasipsizlere: “Ben Resulü Azam’ın (SAV) torunu değilmiyim? Siz Nebiler Nebisi’ne (SAV) mahşer âleminde ne cevap vereceksiniz?” dediyse de, nasipsizler dinlemediler.

İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri, yaraların çokluğu, susuzluğun tesiriyle kuvvetten düştü. Öte yandan Yezit’ten alacağı ve göreceği iltifatı düşünerek zalim Şimir, yaraların tesiriyle yere düşen İmam-ı Hüseyin (RA) Efendimiz’in  göğsüne ayak bastı. İmam-ı Hüseyin (RA) Efendimiz: “Sen kimsin?” diye sordu. “Ben Zalim Şimir” dedi. Yüce Şah: “Benim katilim sensin” dedi. O günü vakti sordu. Zalim: “Muharrem ayının onuncu günüdür. Günlerden Cuma ve namaz vaktidir” dedi. Yüce Şah: “Ey zalim. Mühlet ver. Susuz yanmış dudaklarımla namaza durayım. Namazda iken şehid olmak bana baba mirasıdır. O zaman katlet.” dedi. İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri namaz ile meşgul iken secdede mel'un Şimir baş kaldırmasına fırsat vermeden ona şehadct şerbetini içirdi. İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri şu ayeti kerimeyi okudu:

“Onlar, o kimselerdir ki kendilerine bir belâ geldiği zaman teslimiyet göstererek biz Allah'ın kuluyuzve (öldükten sonra da) yine ona döneceğiz derler.”[2]

Hasılı zalim Şimir ve İmam-ı Hüseyin (RA) Hz.leri’nin katilleri ahiret ukubatından evvel dünya azabına uğramadan dünyadan gitmediler. Rivayette Fatımatüzzehra (RA) Hz.leri mahşer yerine sağ omuzunda İmam-ı Hasan-ı Mücteba (RA) Hz.leri’nin zehire bulanmış gömleği, sol omuzunda Şah Şehid-i Kerbelâ İmam-ı Hüseyin (RA) Efendimiz’in kanlı elbisesi ve mübarek avucunda İmamı Aliyyül Murtaza’nın kanlı sarığı ve yalvarışları arşı tutmuş olduğu halde zulme uğradığından şikayette bulunarak şöyle diyecektir: “Ya Rabbi! Feryadıma yetiş ve ey Cebrail! Kâinatın Efendisi’ne (SAV) haber götür” der. Âlemlerin Efendisi de: “Ey gözüm nuru. Bugün yardım günüdür. Kavga vakti değil. Hasan’ın zehirli gömleğini, Hüseyin’in kanla dolu elbisesini ben dahi tozlara bulanmış saçlarımı açıp dua edelim ve günahkar ümmetlere şefaat kılalım. Ola ki, merhametlilerin en merhametlisi olan Allah (CC) Hz.leri isyan ehline rahmet kılar.” buyuracaktır.[3]

www.GAVSULAZAM.de


[1] İslam. Ansiklopedisi 1. Cilt. S.151

[2] El-Bakara S. A.156

[3] Saadete Ermişlerin Bahçesi

 

 

 

Hayatı

Şehadeti

Menkibeleri

Hakkındaki Hadis-i Şerifler

 

 

 

İMAM-I ALİ (KV) HZ.LERİ

İMAM-I HASAN (RA) HZ.LERİ

İMAM-I HÜSEYİN (RA) HZ.LERİ

İMAM-I ZEYNEL ABİDİN (RA) HZ.LERİ

İMAM-I MUHAMMED BAKIR (RA) HZ.LERİ

İMAM-I CAFER-İ SADIK (RA) HZ.LERİ

İMAM-I MUSA-İ KAZIM (RA) HZ.LERİ

İMAM-I ALİ RIZA (RA) HZ.LERİ

İMAM-I MUHAMMED TAKİ (RA) HZ.LERİ

İMAM-I ALİ NAKİ (RA) HZ.LERİ

İMAM-I HASEN-İ ASKERİ (RA) HZ.LERİ

İMAM-I MUHAMMED MEHDİ (RA) HZ.LERİ

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

©2003-2004 GAVSULAZAM.de