KONULAR

 

Hayatı

Tarikatı Telkin Alması

Vasiyyeti

Vefatı

Menkibeleri

Hikmetli Sözleri

Müridlerine Olan Şefaati

Evrad-ı Kadiriyye

Öğütleri

HU DESTUR EFENDİM

 

Bize Ali gülü derler

Kadiri bülbülü derler

Aşk narının külü derler...

Kadiriyiz şan bizimdir

Bu gece meydan bizimdir...

 

Aman saki doldur doldur

Dolan nur, dolduran nurdur

İçmeyenler Hak’tan durdur

Kadiriyiz şan bizimdir

Bu gece meydan bizimdir...

 

 

 

9. Sohbet - Müminin İmtihana Tabi Tutulması

 

Bu Konuşma, Hicretin 545. yılında, Şevval ayının onikinci

günü, Cuma sabahı dergahta yapılmıştır.

 

 Nebi  (SAV) şöyle buyururlar:

 

  Hiç şüphe yok ki, Allah (CC), sevdiğine azab etmez. Fakat bazen onu imtihan eder.

 

Müminin nazarında katiyetle sabittir ki, İzzet ve Celal sahibi Allah (CC), peşinde ya dünyevi veya uhrevi bir maslahat bulunmayan hiç bir şeyle mümini imtihan etmez. Mümin, maruz kaldığı belaya razıdır, ona karşı sabreder, tahammül gösterir. Duçar kılındığı beladan ötürü, İzzet ve Celal sahibi Rabb’ını (CC) asla itham etmez. İzzet ve Celal sahibi Rabb’ı (CC) ile olan meşgalesi ona belayı unutturur…

 

Ey, dünya ile meşgul olanlar! Sizler bu mevzularda konuşmaktan vazgeçin. Zira siz, kalb (gönül) lerinizle değil, sadece dillerinizle konuşuyorsunuz. Siz; İzzet ve Celal sahibi Allah’tan (CC), O’nun (CC) kelamından, Peygamberlerinden (AS) ve Peygamberlerin (AS) halifeleri (RA) ve vasileri (RA) olan tabilerinden cidden kaçıyorsunuz. Bütün bunlardan yüz çeviriyorsunuz. Siz, mukadder olan şeyler hakkında, Allah’ın (CC) kudreti hakkında,… çekişiyorsunuz…

 

İzzet ve Celal sahibi Allah’ın (CC) atıyyelerini, nimetlerini, lütuf ve ihsanlarını bir kenara bıraktınız da halkın lütuf ve ihsanları ile yetindiniz, onlara kanaat ettiniz. Sizin ne İzzet ve Celal sahibi Allah’ın (CC) nazarında, ne de O’nun (CC) salih kulları nazarında dinlenmeğe değer bir sözünüz vardır. Meğer ki tevbe etmiş, hem de ihlasla tevbe etmiş ve bu tevbede sebat göstermiş olasınız. Meğer ki lehinize olan hususlarda da, aleyhinize olan hususlarda da kaza ve kadere muvafakat edesiniz, razı olasınız. Meğer ki, Allah’ın (CC) aziz kıldıklarında da, zelil ettiklerinde de, zenginlikte de fakirlikte de; sıhhat halinde de hastalık halinde de, sevdiğiniz şeyler hususunda da sevmediğiniz - hoşlanmadığınız şeyler hususunda da,… Allah’ın (CC)  taktirine razi olasınız, muvafakat gösteresiniz…

 

EY AHALİ! Tabi olunuz! Güzel hasletlere tabi olunuz ki, sizler de kendilerine tabi olunacak kişiler durumuna gelesiniz. Hizmet ediniz! Güzel hasletlere hizmet ediniz ki, sizler de kendilerine hizmet edilen kişiler durumuna gelesiniz. Faziletliliğe ve kaderlere tabi olunuz ve hizmet ediniz ki, bunlar da size tabi olsunlar ve hizmet etsinler. Siz onlara karşı mütevazı olunuz ki, onlar da size karşı mütevazi olsunlar. Hiç işitmediniz mi ki, ne buyrulur:

 

  Hangi yolu tutarsan ona göre muamele olunursun!

 

  Siz nasıl olursanız, size de öyle muamele olunur, öyle idareci gönderilir.

 

 

Amelleriniz, hakkınızdaki hakimlerinizdir. İzzet ve Celal sahibi Allah (CC), kullara asla zulmedici değildir. Azıcık iyi amele, çok mükafat verir. Kötü huylardan salim - beri olan birine asla fasid demez. Sadık - dürüst - doğru birisini de asla yalancılıkla isimlendirmez…

 

EY OĞUL! Hizmet edersen hizmet olunursun. Haddi aşmazsan kurtulursun. İzzet ve Celal sahibi Allah’a (CC) hizmet et. O’nun (CC) yolunda ol. O’nun (CC) yolunu bırakıp da, sana ne zararı ne de faydası dokunmayan şu devlet büyüklerinin hizmetçiliğini yapma. Onlar şimdiye kadar sana ne verdiler? Senin kısmetinde bulunmayan şeyleri verebildiler mi? Yahut, İzzet ve Celal sahibi Allah’ın (CC) senin kısmetinde yaratmadığı bir şeyi kısmet olarak sana verebildiler mi? Hakikat şu ki, onların katında, doğrudan hiç bir şey mevcud değildir. Onlar, sana verdiklerini doğrudan kendilerinden vermiş değillerdir. Sana vermiş oldukları her şey, Allah’ın (CC) takdirinde mutlaka mevcuttur. Onlar sana, aslında senin kısmetin olan ve Allah’ın (CC) takdirinde mutlaka mevcud bulunan şeyi vermişlerdir. Eğer onların verdiklerinin doğrudan kendilerinden olduğunu ve Allah’ın (CC) takdirinde bulunmadığını iddia edersen imandan çıkarsın. Bilmiyor musun ki; veren de, verilmesine mani olan da, zarar veren de, fayda veren de, öne - ileri alan da, geri bırakan - tehir eden de… yalnız ve sadece Allah’tır (CC). Eğer dersen ki:

 

  Canım, ben bu dediğini biliyorum!…

 

Ben de sana derim ki:

 

  Sen bunu nasıl biliyorsun ki, başkalarını O’na (CC) takdim ediyorsun.    O’na (CC) değil, başkalarına dayanıyor,  başkalarına güveniyorsun.

 

O’nun (CC) takdirinde bulunan ve sana kısmet olarak  ayırdığı şeylerin, O’ndan (CC) değil, başkasından geldiğini sanıyorsun…

 

Hayf sana! Dünyalığın karşılığında ahiretini nasıl ifsad ediyorsun? Dünyevi emel ve arzuların için ahiretini nasıl mahvediyorsun? Nefsine, hevai arzularına, şeytanına ve insanlara kulluk ederek. İzzet ve Celal sahibi Mevla’nın (CC) kulluğunu nasıl ifsad ediyorsun? Hayatından yakınarak Allah’ı (CC)başkalanna şikayet etmek suretiyle takvanı nasıl ifsad ediyorsun? Bilmiyor musun ki, İzzet ve Celal sahibi Allah (CC), takva sahiplerinin koruyucusu ve yardımcısıdır. Onlardan musibetleri defeder. Bilmediklerini kendilerine öğretir. Kendisini onlara tanıtır. Ellerinden tutar. Kendilerini şerlerden kurtarır. Onların kalblerine bakar. Hiç düşünemedikleri cihetlerden kendilerini rızıklandınr. İzzet ve Celal sahibi Allah (CC), geçmiş kitaplarından birinde şöyle buyurur:

 

  Ey ademoğlu, salih komşundan haya ettiğin kadar benden de haya et!…

 

Nebi (SAV) ise şöyle buyururlar:

 

  Kul; kapılarını kapadığı, perdelerini İndirdiği, insanlardan gizlendiği ve Allah’a (CC) günahkarlıkla başbaşa kaldığı bir sırada, İzzet ve Celal sahibi Allah (CC) ona hitaben şöyle der: 

 

Ey ademoğlu, Beni, seni görenlerin en değersizi kabul ettin!…

 

Kaynak: Fethurrabbani, Vel Feyzurrahmani

www.GAVSULAZAM.de

 

HOME              İNDEX        DERVİŞ

YOLUMUZ

       MAİL          NOT BIRAK
 
2003-2004, GAVSULAZAM.de.        Her Hakkı Mahfuzdur.