KONULAR

 

Hayatı

Tarikatı Telkin Alması

Vasiyyeti

Vefatı

Menkibeleri

Hikmetli Sözleri

Müridlerine Olan Şefaati

Evrad-ı Kadiriyye

Öğütleri

HU DESTUR EFENDİM

 

Bize Ali gülü derler

Kadiri bülbülü derler

Aşk narının külü derler...

Kadiriyiz şan bizimdir

Bu gece meydan bizimdir...

 

Aman saki doldur doldur

Dolan nur, dolduran nurdur

İçmeyenler Hak’tan durdur

Kadiriyiz şan bizimdir

Bu gece meydan bizimdir...

 

 

 

4. Sohbet - Tevbe

 

Bu Konuşma, Hicretin 545. yılında, Şevval ayının onuncu günü, Pazar sabahı dergahta yapılmıştır.

 

Nebi (SAV) söyle buyururlar:

 

  Kime ki hayırlı bir kapı açılırsa onu ganimet bilsin. Zira o, kendisine bu kapının ne zaman kapanacağını bilemez…

 

EY AHALi! Hayat kapısı açık bulunduğu müddetçe onu ganimet bilin. Hayatta oldukça onu değerlendirin. Zlra yakında o kapı size kapanacak, ömürleriniz tamamlanacak, hayatınız sona erecektir. Hayırlar işlemeğe kaadir olduğunuz müddetçe onları işlemeyi ganimet bilin. Tevbe kapısı açık iken bu kapıyı ganimet bilin ve oradan girin. Dua kapısı açık iken onu ganimet bilin ve ihlaslı yakarışlarla Allah’a (CC) dua edin. Salih mümin kardeşlerinizin sıkıntılı anlarını ganimet bilin. Böyle anlarda, sırf Allah (CC)  rızası için onların yardımına koşun…

 

EY AHALİ! Allah (CC) ile aranızdaki bozduğunuz ahidleri tekrar bina ediniz. Günahlarla kirletmiş olduğunuz ruhunuzu temizleyiniz. İfsad ettiklerinizi ıslah ediniz. Tasalandırıp kararttıklarınıza safa veriniz. Aldıklarınızı geri veriniz. Kaçışı bırakınız, Aziz ve Celil olan Mevlanıza (CC) dönünüz…

 

EY OĞUL! Bu alemde, yalnız izzet ve Celal sahibi Allah (CC) vardır. Eğer Allah (CC) ile birlikte olursan, işte bu takdirde sen O’nun (CC) kulusun. Yok, eğer Allah (CC) ile birlikte değil de insanlarla ve mahlukatla birlikte olursan; bu takdirde de sen onların kulusun. Kalbi olarak, uçsuz bucaksız sahraları ve ıssız diyarları geçmedikçe ve özünle hepsini geride bırakmadıkça senin lehinde söylenecek bir söz yok. Görmüyor musun ki, Aziz ve Celil olan Allah’ı (CC) arayan kişi, O’ndan başka herşeyi terkediyor, hepsini geride bırakıyor. Zira katiyetle biliyor ve inanıyor ki, istisnasız bütün fani varlıklar, İzzet ve Celal sahibi Allah (CC) ile kendisi arasında birer perdedir. Hangisi ile birlikte olur ve hangisine bağlanırsa Allah (CC) ile arasını perdeliyecekdir…

 

EY OĞUL! Güzel ameller işlemekte tembellik etme. Zira tembellik edenler ebediyyen mahrum kalırlar. Bu arada, daimi bir nedamet pişmanlık da peşlerini bırakmaz. Amellerini güzel yap. Unutma ki, İzzet ve Celal sahibi Allah (CC), hem dünya hayatı ile hem de ahıret hayatı ile sana karşı cömertlik etmiş, ikramda bulunmuştur.

 

Allah (CC) ona rahmet eylesin, Ebu Muhammed Ucmâ şöyle dua ederdi:

 

  Allah’ım (CC), bizi güzel ameller işleyen salih kişiler, iyi kişiler eyle!

 

Tadan muhakkak bilir...

 

İnsanlarla hoş geçinmek ve şeriatın hudutlarını ve rızasını aşmamak şartıyle onlara muvafakat etmek iyidir, mubarekdir. Fakat bu muvafakat ve hoş geçinme, eğer şeriatın hudutlarını aşarak ve rızasını çiğneyerek olursa o zaman iyi değildir, mübarek değildir. Şeriat hudutlarının çiğnendiği bir yerde, insanlann hiç bir şerefi yoktur. Binaenaleyh, şeriat hudutlarının çiğnenme pahasına diğer insanlara muvafakat etmek ve onlarla bos. geçinmek, kişiye hiç bir şeref kazandırmaz…

 

Allah (CC) dostları katında, ibadet ve taatlerin kabul veya reddinin alametleri vardır. İbadetlerin kabul edildiği veya reddolunduğu, bu alametlerden anlaşılır.

 

EY OĞUL! Dua ipini uzat, Allah’ın (CC) rızasına dön. Kalbin itiraz ettiği halde dilinle dua eder duruma düşme. Dilinle yaptığın duaya kalbin de inansın ve iştirak etsin. İnsanoğlu, hayır veya şer, dünyada her ne ki işlediyse kıyamet günü hepsini hatırlayacaktır. Ne var ki, orada, nedamet - pişmanlık fayda vermez. Dünyadaki yaptıklarını hatırlamak fayda vermez. Esas olan, günün ölümden önce hatırlanmasındadır. Hasad mevsiminde bir kısım insanlar mahsullerini kaldırırken ekim-dikim ve tohum atmayı hatırlamak fayda vermez. Esas olan, ekim - dikim ve tohum atmayı, ekim mevsiminde hatırlayıp ekmek ve dikmektir. Ancak bu takdirde, hasad mevsiminde mahsul elde edilebilir.

 

Nebi (SAV) şöyle buyururlar:

 

  Dünya ahiretin ekin tarlasıdır. Kim orada hayır ekerse ahirette sevinç-sürür biçer. Kim de orada şer ekerse ahirette nedamet - pişmanlık biçer.

 

Ölüm geldiği an uyanırsın. Fakat bu an, artık uyanmanın fayda vermiyeceği bir andır…

 

Allah’ım (CC), bizi, senden gafil olanların ve seni tanımayanların uykusundan uyandır! Amin!…

 

EY OĞUL! Şerir kişilerle arkadaşlık etmen, hayırlı kişiler hakkında seni su-i zanna düşürür. Hep şerli kişilerle beraber oldukça, hayırlı ve salih kişiler seni de şerli bir kişi olarak görürler. Ayrıca, sen de, kendileriyle arkadaşlık etmiş olduğun şerir kişilerin tesiriyle, salih ve hayırlı kişiler hakkında su-i zanna düşebilirsin. Bu bakımdan, şerirlerle düşüp kalkma. Daima, İzzet ve Celal sahibi Allah’ın (CC) kitabının gölgesinde yürü, Resulullah (SAV)’in sünnetinin gölgesinde yürü. İşte bu takdirde mutlaka kurtuluşa erersin…

 

EY AHALİ! İzzet ve Celal sahibi Allah’tan (CC) hakkıyle haya edin. Gafil olmayın, ömürleriniz geçiyor, zamanınız tükeniyor. Yiyemeyeceğiniz, yemeğe ömrünüzün yetmeyeceği mal - mülk ve servet toplamakla meşgulsünüz. Elde edemeyeceğiniz, ulaşamıyacağınız şeyleri emel edinmekle meşgulsünüz. İçinde oturamıyacağınız binalar yapmakla meşgulsünüz. Bütün bunlar, İzzet ve Celal sahibi Rabbınızın (CC) huzurundan sizi alıkoyuyor…

 

İzzet ve Celal sahibi Allah’ın (CC) zikri ariflerin kalbinde yer tutar. Bu zikir, onların kalbini tamamen ihata eder ve Zikrullahın dışında her şeyi unutturur. Onun içindir ki, ariflerin kalbinde Zikrullahtan başka hiç bir şeye yer yoktur. İşte bu hal tamamlanınca, içine girilmiş olan halet, cennetin ta kendisidir. Yani bu hale eren arifler, artık cenneti bulmuşlar ve oraya dahil olmuşlar demektir. Yalnız bu cennet iki çeşittir. Bunlardan biri, hemen bu dünyada kavuşulan cennettir. Diğeri de daha ileride vadolunan cennettir. Hemen bu dünyada kavuşulan cennet şunlardan ibarettir:

 

    a) Allah’ın (CC) hükmüne razı olmak

    b) Kalbin, İzzet ve Celal sahibi Allah’a (CC) yakın olması ve O’na (CC) münacatta bulunması,

    c) Allah (CC) ile arasındaki perdenin kaldırılmış olması.

 

İşte bu vasıflardaki bir kalbin sahibi, teşbihsiz ve keyfiyetsiz olarak, halvet halinde ve bütün diğer hallerinde daima Allah (CC) ile beraber olur. Bu beraberlik, gerçekten teşbihsiz ve keyfiyetsizdir. Zira, O’nun (Allah’ın) (CC) benzeri olmak şöyle dursun, benzeri gibisi bile yoktur. Allah (CC) hakkıyla işiten, kemaliyle görendir.[1]

 

Daha ileride vadolunan cennet ise, İzzet ve Celal sahibi Allah’ın (CC) müminlere vadettikleri ile, yine müminlerin, perdesiz olarak Allah’ın (CC) cemalini görmeleridir…

 

Hiç şüphe yok ki, bütün hayırlar Allah’ın (CC) katındadır. Şer ise O’ndan (CC) başkasının katındadır. Hayır, Allah’a (CC) yönelmekte, O’na (CC) teveccüh etmektetir. Şer ise Allah’a (CC) yüz çevirmektedir.

 

Kendisine karşılık beklediğin her amel sana aittir. İzzet ve Celal sahibi Allah’ın (CC) rızası için işlediğin ameller ise Allah’a (CC) aittir, Allah’a (CC) yaraşan amellerdir. İşlediğin hayırlı bir amele karşılık ister ve beklersen, bu takdirde mükafatın yani amelinin karşılığı fani-geçici şeylerdir. Ameline karşılık fani bir mükafat almış olursun. Amellerini sırf Allah (CC) rızası için yaptığın takdirde ise karşılığı şunlardır:

 

     a)  Allah’a (CC) yakınlık,

     b)  Allah’ın (CC) cemalini seyretmek.

 

Amellerine hemen karşılık isteme. Dünyanın hangi meta’ı Allah’ın (CC) cemalinin dengi olabilir? Ahıretin hangi meta’ı Allah’ın (CC) cemalinin dengi olabilir? Allah’tan başka hangi şey Allah’ın (CC) dengi olabilir? O halde, amellerin için hemen bu dünyada dünyevi şeyler taleb etme. Amellerine mükafat olarak, Allah’a yakınlık ve yine Allah’ın cemalini seyretme nimeti durup dururken neden fani - geçici dünyevi şeylere talib olasın! Onları sırf Allah (CC) rızası için işlemek varken niçin basit - süfli şeyler için işleyesin! Sen; nimete değil, nimeti verene tatib ol. Evden önce komşu ara. Ev edinmeye değil, komşu edinmeye bak. Allah (CC) her şeyden önce mevcud idi. Her şeyi yaratan ve vareden O’dur (CC). Her şey yokolduktan ve varlık sahnesinden kalkdıktan sonra Allah (CC) yine baki kalacak, mevcud olacaktır…

 

Sen; ölümü hatırlamalı, felaket ve musibetlere karşı sabırlı ve metin olmalı, her hal-ü karda Allah’a (CC) tevekkül etmelisin. Bu üç haslete tamamen sahip olduğun zaman sana tasarruf salahiyeti verilir. Bu salahiyetle birçok şeyleri yapmağa muktedir olabilirsin. Mesela:

 

     a)  ölümü hatırlamakla zahidliğin artar, sıhhat bulur ve kemale erersin,

     b)  Sabır ve metanetle, İzzet ve Celal sahibi Rabbından (CC) istediklerini elde edebilirsin.

     c)  Tevekkülle, kalbinden masivayı atabilir, ve İzzet ve Celal sahibi Rabbına (CC) bağlanabilirsin.

 

Ayrıca gerek dünya ve dünyevi emeller, gerek ahiret ve uhrevi düşünce ve emeller, gerekse masivadan yani Allah’tan (CC) başka her şey senden uzaklaşır. Üzerine her taraftan rahat yağar, huzur yağar, hıfz ve himaye yağar. Aziz ve Celil olan Rabbın (CC), dört bir yandan seni muhafaza eder, korur. Mahlukatın hiç biri için sana yol kalmaz. Hiç bir fani, sana en ufak bir zarar veremez. Allah (CC), sana zarar gelecek bütün yollan tıkar, kapıları kapatır. Artık sen, haklarında Allah’ın (CC) şeytana hitaben şöyle buyurduğu kişilerden olursun:

 

  Benim kullarımın üzerinde senin hiç bir tasallutun yoktur…[2]

 

Amellerinde diğer insanlara asla gösteriş yapmayan muhlis - muvahhidler üzerinde iblisin nasıl tasallutu olabilir kil…

 

Allah (CC) yolunun bidayeti hep sükuttur. Konuşma, bu yolun nihayetindedir. Bu yolun bidayetinin tamamı sükuttur. Nihayetinin tamamı ise nutukdur. İhlaslı kişinin mülkü kalbinde, sultanı sırrındadır. Zahire ise itibar yoktur. Allah (CC) dostları arasında, zahir ve batın sultanlığını bir arada bulunduranlar pek nadirdir…

 

Sen de kendi halini hep gizli tut. Ta ki kemale erinceye ve kalbin, İzzet ve Celal sahibi Rabbına (CC) kavuşuncaya kadar. Kemale erip Rabbına (CC) vasıl olduğun vakit ise artık aldırma, ötekinin - berikinin dedi - kodusuna kulak asma. Ne diye aldırasın ki, artık seyr yolundaki durumunu kuvvetlendirdin ve kendi mevkiine oturdun. Bütün muhafızların seni korumak için etrafını çevirdi. Senin nazarında diğer insanlar, yere dikilmiş birer çomak, birer ağaç durumuna düştüler. Yine senin katında onların medhi de, zemmi de, sana teveccühleri de, senden yüz çevirmeleri de bir oldu. Sen onların hem yapanı hem de yıkanı olursun. Yaratanlarının izniyle onlar üzerinde tasarrufta bulunursun. Allah (CC), onları birbirinden ayırma salahiyetini de, birbirlerine bağlama salahiyetini de sana verir. Tasarruf mührünü senin kalb eline tevdi eder. Hidayet kılavuzunu da özünün eline verir…

 

Bu anlatılanlar hakikaten tahakkuk etmedikçe asla konuşmak yoktur. Son safhaya gelindiği takdirde ancak konuşulabilir. Aksi halde, sakın konuşma. Akıllı ol. Bütün menzilleri katetmeden heveslenme…

 

Sen bir körsün, hakikatleri göremezsin. Kendini yedecek birisini ara. Ta ki seni elinden tutup götürsün. Sen bir cahilsin. Hakikatleri bilemezsin. Suna hakikatleri öğretecek birini ara, bul. Bu vasıflarda birisini bulduğun an ise hemen ona sarıl. Onun sözlerini, görüşlerini,… kabul et. Onun kılavuzluğunda ana yola çık. Ana yola varınca orada otur. Ta ki, senin, Allah’a (CC) giden bu yolu tanımışlığın tahakkuk etsin. İşte artık bu andan itlbaren, dalalete düşen ve yolunu şaşıran herkes sana sığınır. Ayrıca, bütün fakirlerle yoksulların da sığınağı olursun…

 

İzzet ve Celal sahibi Allah’ın (CC) sırrını muhafaza etmek ve insanlarla güzel geçinip onlara güzel ahlak ile muamele etmek de yiğitlik -çelebilik- sehavet cümlesindendir. Acaba sen, Allah’tan (CC) başka her şeyden geçip yalnız ve sadece Allah’ı (CC) ve O’nun (CC) rızasını arama hasletinin hangi noktasında ve hangi merhalesindesin. İnsanların çoğunun bütün tasası dünyadır, dünyevi işlerdir. Bir kısmının tasası da ahirettir, uhrevi endişelerdir. Allah (CC) dostlarının bütün tasa ve düşünceleri ise O’nun (CC) rızası, O’nun (CC) cemalidir. İzzet ve Celal sahibi Allah’ın (CC) şu kavlini işitmedin mi ki, ne buyuruyor:

 

  …İçinizden kimi dünyayı istiyor, yine içinizden kimi de ahireti istiyor…[3]

 

Bir başka yerde ise şöyle buyuruyor:

 

  …Sırf O’nun (Allah’ın) (CC) cemalini dileyerek…[4]

 

Eğer bahtın yar olursa gayret eli gelir ve seni İzzet ve Celal sahibi Hakk’ın (CC) haricinde her şeyin elinden ve tasallutundan kurtararak alır ve Allah’ın kapısına götürür, işte bu noktada ve bu halde; nusret, hakimiyet ve dostluk hak olan Allah’ındır (CC)…

 

Senin için bu haller tamamlanınca hem dünya hem de ahıret sana yardımcı olarak gelirler. Hem de herhangi bir zarar, herhangi bir meşakkat mevzubahis olmaksızın…

 

Gözlerini İzzet ve Celal sahibi Hakk’ın (CC) kapısına dik. O’nun (CC) kapısının önünde sabit dur. Orada sabit kaldığın zaman senin için bazı şeyler zuhura gelecek, kalbine bir şeyler doğacaktır. Kalbine doğacak bu dürtüler şunlardan gelir:

 

     a)  Nefsden,

     b)  Hevadan,

     c)  Kalbden,

     d)  İblisten,

     e)  Melekten.

 

Fakat sen artık kemale ermiş olduğun için, kalbine gelen bu dürtülerin mahiyeti hemen sana bildirilir. Eğer kalbine gelen şey hak ise denir ki:

 

  Bu, hak bir hatıradır.

 

Eğer kalbine gelen dürtü batıl ise denir ki:

 

  Bu batıl bir hatıradır.

 

Hak veya batıl hatıraların herblrini, daha önceden öğrenmiş olduğun emare ve alametlerinden tanırsın…

 

Bu dereceye eriştiğin zaman İzzet ve Celal sahibi Hakk’tan (CC) sana bir ilham gelir. İşte seni bu ilham terbiye eder, edep sahibi yapar, bu ilham bir yerde tutar, bu ilham kaldırır, bu ilham oturtur, bu ilham hareket ettirir, bu ilham durdurur. Yine sana bu ilham emreder, bir şeyden bu ilham nehyeder…

 

EY AHALi! Ne ziyadeyi taleb edin, ne de noksanı; ne öne geçmeyi talep edin, ne de geri kalmayı. Zira kader-i İlahi sizin herbirinizi başlı başına ihata etmiş, kuşatmıştır. Sizden hiç bir fert yoktur ki, mutlaka ona mahsus bir kitab ve bir tarih bulunmasın.

 

Nebi (SAV) şöyle buyururlar:

 

  Rabbınız (CC) yaratma, rızık ve ecel işini bitirdi. Kalem-i İlahi, olacak şeyleri yazdı, kurudu ve durdu…

 

Allah (CC) her şeyden fâriğ olmuştur. Hüküm ve takdiratı geride kalmış, olacak şeyler için geçmişte hükmünün tamamını vermiştir. Günü gelince, geçmişteki hükme uygun olarak her hadise vuku bulur… Ne var ki, her hüküm; emir, nehiy ve ilzam ile setredilmiştir. O halde, geçmişteki durumu mevzubahis ederek hüküm üzerine hüccet getirmek hiç bir ferd için mümkün değildir. Bilakis, her bir kulun şöyle demesi gerekir:

 

  Allah (CC), yaptığından mesul değildir. İnsanlar ise yaptıklarından mesuldürler.[5]

 

EY AHALİ! Zahiri - bedeni amellerinizi eda ediniz, yerine getiriniz. Siyah ile beyaz üzerine amel ediniz. Zahiri - bedeni amellerinizi yerine getiriniz ki, bu sizi, batın ile de amel etmeye şevketsin. Kişinin zahiri - bedeni amelleri siyah ile ameldir. Ruhi - kalbi - batınl amelleri İse beyaz ile amel demektir. Zahiri - bedeni amelleri yerine getirmek, seni batını anlamağa götürür...

 

İlk anlayan özündür. Sonra, kalbin ruhuna uzanır, bunu ruhuna götürür. Ruhun da lisanına açılır; lisanına verir. Lisanın ise diğer insanlara açılır, onlara anlatır. Lisan - dil, bu işi sırf insanların faydası, maslahatı ve iyiliği için yapar.

 

Eğer İzzet ve Celal sahibi Allah’ın (CC) emirlerine muvafakat eder ve O’nu (CC) seversen ne mutlu sana! Fakat yazık ki, sen, Allah (CC) sevgisinin sadece kuru iddiacısı oldun. Bilmez misin ki Allah (CC) sevgisinin bazı şartları vardır. Bunların başlıcaları şunlardır:

 

     a)  Gerek kendinle alakalı hususlarda, gerekse başkalariyle alakalı hususlarda Allah’ın (CC) emirlerine uymak,

     b)  Allah’tan (CC) başka hiç bir şey ile huzur ve sükunet bulmamak,

     c)  Yalnız ve ancak Allah (CC) ile ülfet ve ünsiyette bulunmak,

     d)  Allah (CC) ile birlikte olmaktan sıkıntı ve ürküntü duymamak.

 

Kulun kalbinde Allah (CC) sevgisi yer edince o kişi Allah (CC) ile ünsiyet peyda eder ve O’nunla (CC) birlikte olmak’tan kendisini meşgul eden her şeye öfkelenir.

 

Sen, ey müslüman, o yalancı iddiandan vazgeç, tevbe et. Allah (CC) sevgisi öyle bir şeydir ki; bir köşeye çekilmekle, kuru temennilerle, yalan - dolanla, iki yüzlülükle, yapmacık hal ve hareketlerle,… elde edilemez. Tevbe et, Allah (CC) yoluna uymayan fiil ve hareketlerden vazgeç. Aynı zamanda, tevbende de sebat et. Mesele sadece tevbe etmek değildir, sadece tevbe etmiş olmak, işi halletmez. Tevbene sebat etmen de lazımdır. Asıl mesele de bu noktadadır. Nitekim ağaç dikme meselesinde de esas olan ağacı dikmek değildir. Ağacı dikmekle mesele bitmiş olmaz. Asıl mesele, dikilen ağacı büyütmek, meyve verir hale getirmek ve daimi güzel meyve vermesini saglamaktır.

 

Gerek yokluk - kıtlık anlarında, gerek varlık - zenginlik anlarında, gerek fakirlik - yoksulluk anlarında, gerek hastalık - sıhhatlilik anlarında, gerek hayır - şer anlarında ve gerekse mazhariyet - mahrumiyet anlarında Allah’ın (CC) emirlerine muvafakat ediniz, uyunuz. Ben, sizin İçin, İzzet ve Celal sahibi Allah’a (CC) teslimiyyetten başka bir çare göremiyorum. Hakkınızda bir şeye hükmettiği zaman Allah’tan ürkmeyln, O’nunla (CC) aranızdaki ünsiyete halel getirmeyin, o hüküm üzerine O’nunla (CC) çekişmeyin. Allah’ın (CC), hakkınızdaki takdir ve hükümleri sebebiyle O’nu (CC) başkalarına şikayet etmeyin. Başınıza gelenleri ötekine - berikine söyleyerek Allah’ı (CC) onlara şikayet eder duruma düşmeyin. Zira hiç şüphe yok ki, böyle bir hareket size daha çok belalar getirir. Siz, Allah’ın (CC) mülkünde O’ndan (CC) şikayetçi olmayın. Bilakis sakin, sessiz, gösterişsiz ve mütevazi olarak O’nun (CC) huzurunda durun ve sizin için neler takdir ettiğini ve neler yapacağını sabırla bekleyin. Şerleri hayra tebdil etmesine sevinin.

 

İşte siz Allah’a (CC) karsı bu şekilde davranırsanız hiç şüphe yok ki O (CC), sizin korkularınızı, endişelerinizi, yalnızlıklarınızı,… ülfet ve ünsiyete, sevince, neşeye,… çevirir. Allah (CC) ile birlikte olmsakdan zevk duyarsınız, mesrur olursunuz.

 

  Allah’ım, bize Senin yakınlığını, beraberliğini ihsan et!…

 

  Ve, bize dünyada iyilik ver, ahırette de iyilik ver. Bizi cehennem ateşinden koru!…


[1] Şura S. A.11

[2] Hicr S. A.42

[3] Al-i İmran S. A.152

[4] Kehf S. A.28

[5] Enbiya S. A.23

www.GAVSULAZAM.de

 

HOME              İNDEX        DERVİŞ

YOLUMUZ

       MAİL          NOT BIRAK
 
2003-2004, GAVSULAZAM.de.        Her Hakkı Mahfuzdur.