ESER HAKKINDA

ESERDEKİ DUA

HÂTİME

 
 
 
 

Müttakîler, halvetlerinde de, celvetlerinde de Cenâb-ı Hakk’a (CC) karşı takvâ sâhibi olan kimselerdir. Bütün hallerinde O’nu (CC) gözetirler. Göğüsleri gece gündüz O’na (CC) karşı bir korku ve titreyiş içerisindedir. Kendilerini küfre düşürerek Hakk’tan (CC) alıkoyan, sabır gösteremeyecekleri âfetlerin gelmesinden korkarlar. Ayrıca, kötü bir  amel üzerinde iken ölümün gelmesinden korkarlar. Ellerinde olanı verirler, ama kalpleri ürperti içerisindedir. Namaz kılarlar, oruç tutarlar, hac farîzasını îfâ ederler, gerekli yerlere maddî yardımı yapmaktan geri durmazlar, her türlü hayır işine koşarlar; fakat kalpleri reddedilme korkusu ve ürpertisi içerisindedir. Allah’ın (CC) kendileri hakkında takdîr ettiği ilminden (hükmünden) korkarlar.

Fudayl b. İyâz (RA) (v. 187/803) Süfyân-ı Sevrî (RA) (v. 161/777) ile karşılaştığında şöyle dermiş: “Hadi, gel; Allah’ın (CC) bizim hakkımızdaki ilmine ağlayalım!” Bu ne güzel sözdür! Bu, Allah-ü Teâlâ’yı (CC) ve tasarrufâtını bilen ve tanıyan (âlim ve ârif) kişinin sözüdür. O Allah-ü Teâlâ’nın (CC) şu sözündeki işâreti bilen kimsedir: “Bunlar cennete gidecekler; onlarla ilgilenmiyorum. Bunlar da cehenneme gidecekler; onlarla da ilgilenmiyorum. Sonra  hepsini bir yerde toplayıp karıştırır; onların hangisinin hangi gruptan olduğu anlaşılmaz.[1] Onlar kendilerinden zuhur eden amellere aldanmazlar. Çünkü ameller netîcelerine göre değerlendirilir.

Müttakîler açık ya da gizli, bütün günahları, bütün hatâları, riyâyı, nifâkı ve halk için ve bir karşılık için amel işlemeyi terkeden kimselerdir. Onlar bugünden tâat cenneti içerisindedirler, yarın ise gerçek cennetlerde, pınarlar arasında olacaklar; hiçbir zaman yeşilliği gitmeyen, meyvesi hiç tükenmeyen ağaçlar arasında, suyu hiç kesilmeyen nehirler arasında oturacaklar. O nehirlerin suyu nasıl çekilsin ki, onlar arşın altından çıkarlar. Cennetliklerden her biri için bir su nehri, bir süt nehri, bir bal nehri, bir şarab nehri vardır. Bu nehirler onlar nereye giderse, onlarla birlikte akıp giderler. Dünyâda olan her şeyin bir benzeri âhirette mutlakâ vardır, ayrıca başka şeyler de vardır. Âhirette olan her şeyin de dünyâda bir örneği bulunur.

İşte cennetlikler Rablerinin (CC) kendilerine verdiği nîmetlerle nîmetlenirler ki, onları ne bir göz görmüştür, ne bir kulak işitmiştir ve ne de bir beşerin aklına gelmiştir onlar. O cennet meyvelerini toplamak çok kolaydır. Birisi o ağaçlara dayandığında meyvesi hemen onun ağzına düşer ve o da o meyveyi uyuyor olsa bile yiyiverir. O ağaçların kökleri yukarı doğru gider, meyveleri ise aşağı doğru sarkar. Onların gövdeleri gümüşten, dalları altındandır. Cennetlik birisinin aklına o meyvelerden yemek fikri düştüğü vakit, ağaç meyvesini hemen onun ağzına sunuverir, o da istediği kadar ondan yer, sonra ağaç geri çekilip gider. Cennette her şey cennetlikler için neşe ve eğlence saçar. Nehirlere, ağaçlara varıncaya kadar oradaki her şeyin sesi, seslerin en güzel tonundadır.

Ey dünyâyı talep edenler! Dünyâ geçicidir, yorucudur. Bâkî olan cennete tâlip olun; zîrâ o rahatlık yeridir, nîmetler yurdudur, şükür evidir. Orada ne namaz, oruç, hac, zekât, belâlara, hastalıklara, yaralara sabretme ve fakirlik vardır, ne de oradan çıkma korkusu vardır.

Ey cemâat yakında ölüm gelecek ve sizi alacak. Sanki hiç yaratılmamış ve göze görünmemiş gibi olacaksınız. Ailelerinizden, çoluk çocuğunuzdan ve mal ve mülklerinizden kalplerinizle yüzçevirin. Rabbinizin (CC) yarattığı her şeye karşı zâhid olun. Az şey için olsun, çok şey için olsun onlara güvenip yaslanmayın.

Allah’ım (CC)! Her hâlimizde sana tevekkül etmekle ve senden başkasını acziyet gözüyle görmekle bizi rızıklandır. “Bize dünyâda da, âhirette de güzellik ver ve cehennem azâbından bizi koru.”

www.GAVSULAZAM.de


[1] Müslim, es-Sahîh, “Kader” hadîs no: 2651.

Kaynak: Gavsulazam Abdulkadir-i Geylani (KSA), Cilâü’l-hâtır fi’l-bâtın ve’z-zâhir

 
 
 
İndex|Tasavvuf|Derviş|Mürşid-i Kamil|Mekârim-i Ahlâk|Bir Damla Gözyaşı
WwW.Gavsulazam.de   2003-2006    Her Hakkı Mahfuzdur | Mesaj gönder | Misafir Defteri