ESER HAKKINDA

ESERDEKİ DUA

HÂTİME

 
 
 
 

Kahrolasın, ey dünyânın kulu, ey halkın kulu! Ey gömleğin, sarığın, dinarın, dirhemin, övgünün ve yerginin kulu! Yuh sana! Her şeyin dünyâ için. Her şeyin Rabbinden (CC) başkası için. Halvette ve celvette O’nunla (CC) berâber olma zevkin nerede? Halbuki, O (CC) seni sâdece kendisine ibâdet etmen için yaratmıştır. Aklı, gönlü, kalbi ve bilgisi olan kimse Rabbine (CC) ibâdet eder. Önemli işlerinde O’na (CC) yönelir. Aklı olmayan kimse ise böyle davranmaz; onun kalbini dünyâ sevgisi ve halk kaplar.

Sizden çoğu zâhiriyle müslüman olduğunu iddiâ eder, fakat kâfirlerin şu sözlerini söyler: “Bizim için hayat sâdece bu dünyâ hayâtından ibârettir; ölürüz ve diriliriz. Bizi “dehrden” (zamandan) başka bir şey de öldürücü değildir.[1] Kâfirlerin çoğu bu sözü söyler, sizden de böyle söyleyenler çoktur. Onlar bunu gizlerler, ama kendilerinden sâdır olan fiillerle böyle söylerler. Onların benim katımda bile sivrisinek kadar değerleri, kıymetleri yokken Hakk (CC) katında nasıl olur? Akılsızdır onlar. Zararı ve faydayı ayırdedecek kâbiliyetleri yoktur onların.

Ey Allah’ın (CC) kulları! Ölümü ve ölümden sonrasını düşünün. Cenâb-ı Hakk’ı (CC), halkı üzerindeki tasarrufunu, rubûbiyetini ve azametini düşünün. Ailenizden yalnız kaldığınızda, gözler uyuduğunda siz bunları düşünün. Kalp, Allah-ü Teâlâ (CC) için düzelip sapasağlam olunca, Allah-ü Teâlâ (CC) o kalbi alış verişle, sebeplere sarılmayla uğraştırmaz. Onu diğerlerinden ayırır, kurtarır. Düştüğü yerden kaldırır. Kapısının önüne oturtur. Lutuf denizinde uyutur.

Ey Rabbinden (CC) yüzçeviren! Toz duman kalktığında göreceksin. Eğer O’na (CC) dönmez, O’na (CC) yönelmez ve uyanmazsan, evinin haraplığını, Hakk’ın (CC) seni tutup yakalayıvermesini yakında göreceksin.

Yazık sana! İslâm gömleğin paramparça. Îman gömleğin pislik içinde. Îmânın çıplak. Kalbin câhil. Sırrın bulanık. Sadrın İslâm’a açılmamış. Bâtının harap, ama zâhirin mâmur. Sayfaların simsiyah. Sevdiğin dünyâ seni terkediyor. Kabir ve âhiretin yaklaşıyor. Uyan, çok yakında gideceğin yer konusunda dikkatli ol! Sonra bu mümkün olmayabilir. Belki de ölümün bugün, hattâ şimdi gerçekleşecek. Seninle emellerin arasına duvar konacak.

Ne istediğini bilene, harcadığı az ve hafif gelir. Muhabbette sâdık olan, mahbûbundan başkasıyla berâber duramaz. Halktan biri: “Biz “Orada nefislerin çektiği ve gözlerin zevk aldığı şeyler vardır[2] âyeti ile cennet hakkında haberdâr olduk, bunun bedeli nedir?” diye sorarsa ona deriz ki: “Allah (CC), mü’minlerden canlarını cennet mukâbilinde satın aldı.[3] Nefsi ve malı teslim et ki, onlar senin için olsun.

Başka biri de şöyle diyebilir: “Ben sâdece O’nun (CC) rızâsını gözetleyenlerden olmak istiyorum. Kalbim kurbiyet kapısını gördü. O kapıdan içeri giren ve dışarıda olan muhibler bana gösterildi. Onların üzerinde Melik’in elbisesi var. O kapıdan içeri girişin bedeli nedir?” Ona deriz ki: “Her şeyini harca, ver. Zevklerini, istek ve arzularını terket. Bu işte kendinden fâni ol. Cenneti ve içindekini terket. Nefsi, hevâyı, hevesi bırak. Dünyevî ve uhrevî arzu ve isteklerde yüzçevir. Her şeyi terket ve kalbinin arkasına at. Sonra içeri gir. İşte o zaman gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiçbir beşerin kalbine gelmeyen şeyi göreceksin.

[Allah’ım (CC)! “Bize dünyâda da, âhirette de güzellik ver ve cehennem azâbından bizi koru.” (Âmin)

www.GAVSULAZAM.de


[1] Câsiye S. A.24.

[2] Zuhruf S. A.71.

[3] Tevbe S. A.111.

Kaynak: Gavsulazam Abdulkadir-i Geylani (KSA), Cilâü’l-hâtır fi’l-bâtın ve’z-zâhir

 
 
 
İndex|Tasavvuf|Derviş|Mürşid-i Kamil|Mekârim-i Ahlâk|Bir Damla Gözyaşı
WwW.Gavsulazam.de   2003-2006    Her Hakkı Mahfuzdur | Mesaj gönder | Misafir Defteri