Rasul-i Ekrem (SAV), Mi’racdaki rûhani müşahedelerini ve orada gördüğü rnelekûtî ayâtı anlattığı zaman Kureyş, bunlara dalâlet demişti. Acaba niçin böyle dediler? Çünkü onların bir ruhani tecellîleri görecek gözleri, onların bu sermedi sesi duymaya lâyık kulakları, onların bu ilâhî sırları kavrayabilecek akıl ve kalbleri yoktu. Çünkü görülen şeyler, Kadîr ve Hakîm olan Allah’ın (CC) tecelliyât-ı bâhiresi idi. O nurânî cesede hangi cisim manı olabilecek, hangi mesafe uzun gelecek? Onda mesafe kaydı ortadan kalkmıştır.

Burada hayretle karşılanacak cihet Hz. Muhammed (SAV) Efendimizin Miracı değil, müşriklerin onu inkar etmeleridir. Varlığı, yalnız bu maddi âleme mıhlayıp çakmak istemek ne kısa görüştür! Sayısız âlemleri, bu uçsuz bucaksız fezaları, kısaca akıllara hayret verecek bu kâinatı dar tabiat ve zerre hududu içinde sıkıştırmak bilgisizlikten başka ne ile izah olunabilir? Fakat, bu nur ve sürat asrında Miracı inkâr etmek mazur görülemez. «Asrımızda ilim, isrâyı yani cesedin seyrini ve ruhun Miracını kabul etmektedir. Çünkü salim kuvvetlerin bir oraya gelmesi sayesinde Morkoni, Venedik’te bulunan gemisinin üzerinden esîr dalgaları vasıtasiyle verdiği bir elektrik cereyanı ile, ta Avustralya’da ki Sidney şehrini aydınlatmıştır. Bu günkü ilim ve fen, esir dalgalarının radyolarla ses ve hatta resimleri nakletmesini, televizyonu kabul ettiği gibi, insanların dimağlarındaki düşünceleri anlamaya ve okumaya dair nazariyeleri de kabul etmektedir. Mazide hayal sanılan bu gibi şeyler bu gün gerçekleşmektedir. Tabiatın gizli kuvvetleri keşfolunmakta ve hergün yeni, yeni nice hakikatlar meydana çıkmaktadır. Böyle olunca Hz. Muhammed (SAV) Efendimiz gibi lahuti feyzin kemâlinde bulunan, kudsiyyat âleminin yegâne nuru olan bir zatın Mekke’den Kudüs’e yani Mes-cid-i Haram’dan Mescid-i Aksâ’ya gelmesi ve Miraca çıkarak Allah’ın (CC) birçok ayetlerini görmesi neden mümkün olmasın? Bunu bugünkü ilim kabul etmektedir Su hadisedeki manâların güzelliği ve ihtişamı bize Hz. Muhammed (SAV)ın ruhunda ruh ve kâinat birliğini göstermektedir.

Bu fânî hayatın vehimlerinden sıyrılarak en yüce hakikatin künhüne varmak ve o yüce hakikate nisbetle kendi mevkiini ve bu âlemin mevkiini tanımak isteyen insan, idraki nisbetinde bunları kavrayabilir.»[1]

Böylece O (SAV) âlemlere rahmet olarak gönderildiğini bilfiil ispat etmiş ve O’nun (SAV) mübarek dininin nurları beşeriyetin yolunu aydınlatan bir meşale halinde dünyanın her tarafına saçılmıştır.

MİRAÇ GECESİNİ NASIL İHYA ETMELİYİZ?

Mübarek Mirac gecesi İlâhî feyzlerin nuruyla dolu olduğundan şüphe yok ki her mümin rahmet nurundan iktibas etmek için o mukaddes geceyi ibadetle ihyaya çalışmalıdır.

Böyte bir ibadet ise «De ki: Allah’ı (CC) seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah (CC) da sizi sevsin ve sizin için günahlarınızı yarlığasın.»[2] ilâhî emrince bütün nebilerin efdali olan (SAV) Efendimizin sünnet-i şerifine uymakla olur.

Bu hikmete mebni o mübarek gecenin nasıl ihya edilmesi lazım geleceğini evliyâullahın büyüklerinden Abdülganî Nablusî (RA) Hz.leri, Hz. Peygamberin (SAV) sünnetinden iktibas ederek, bir mümin mübarek Mirac gecesinde yatsı namazını kıldıktan sonra her dört rekatta selam vermek ve her rekatta Fatihâ-i serifeden sonra zammı sure okumak şartıyla on iki rekat namaz kılar ve bu namazı kıldıktan sonra yüz kerre «Sübhânellâhi vel hamdü lillâhi velâ ilâhe illallahü vallâhü ekber, velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil ‘aliyyil ‘azîm.»; ve yüz kerre «Estağfirullah el ‘azîm ellezî lâ ilâhe illâhû, el hayy el kayyûme ve etûbü ileyh» ve yüz kerre «Allâhümme salli ‘alâ seyyidina Muhammedin ve ‘alâ âlihi ve sahbihi ve sellim» okur ve ondan sonra secdeye vararak o halde hacetini arz-ı niyaz ederse Cenab-ı Erhamürrahimîn (CC) lütf-u ve keremi ile hacetini kaza buyurur.

S  O  N

 

www.GAVSULAZAM.de

 

 

  Önceki sayfa                        İndex                     Son

[1] M. Hüseyin Heykel, Hayat-ı Muhammed (sav)

[2] Al-i İmran S. A.31

MUHAMMED MUSTAFA (sav)

 

Allah'ın âşinâsıdır Muhammed Mustafa,

Âşıkânın gönül bağıdır, Muhammed Mustafa.

     

Nur-i pâkinden Hüdâ bu halkı inşâ eyledi,

Kâinatın başlangıcıdır, Muhammed Mustafa.

 

İki cihan Serveridir, ins'ü Cin peygamberi,

Enbiyânın sevgilisidir Muhammed Mustafa.

 

Âlemine rahmet için gönderdi Mevlâ onu,

Allah'ın hem de Resûlüdür Muhammed Mustafa.

 

Olmasaydı ol, eğer biz hidayete ermez idik,

Ehl-i İmânın Hüdâsıdır Muhammed Mustafa.

 

Nûr-i irfân-ı Hüdâ'dan gösterdi bizzat izini,

Ârifânın kılavuzudur, Muhammed Mustafa.

 

Sırr-ı Mi'râcı duyan bilir Ulüvvi  Şânını,

Cümle Âlâlar Âlâsıdır Muhammed Mustafa.

 

Ondan başka kimse Hakk'ı baş gözüyle görmedi,

Hak Habibi baş Safâsıdır Muhammed Mustafa.

 

Hakk'a ulaştı O'nunla, Enbiyâ'ü Mürselin,

Çünkü derdliler devâsıdır Muhammed Mustafa.

 

O'na giydirdi Şefâat Hil'atini ol Hüdâ,

Cümle hastanın şifâsıdır Muhammed Mustafa.

 

Gökte Ahmet, dahi Cennette O'na Muhammed denir,

Yer yüzünün aşinasıdır Muhammed Mustafa.

 

Sıdk'u şevk ile bu Na'tı okuyan, hem dinleyen,

Bilki halkın son kapısıdır Muhammed Mustafa.

 

Eyle Kuddûsi O'na her dem Salât ile Selâm,

Ki Hüdâ'nın Mustafasıdır Muhammed Mustafa.

                               AHMED KUDDUSÎ