İNDEX

GAVSULAZAM

SİLSİLE

ONİKİ İMAMLAR

YOLUMUZ

Azizim! Aklını başına topla. Dünyanın geçici olduğunu düşün. Hiçliğine bak. Ahirette rezil ve rüsvayolmayı göz önüne getir. Bu dünyaya tapmaktan vazgeç. Senden öncekilerden ibret al. Bu dünyayı sevenler, ahireti havaya ve yele verdiler. İşin sonunda dünya da ellerinden çıkıverdi. Dünya rauradlanna eremediler. Ahirette de zaten mahrum ve azaba giriftar olacaklardır.

Dünyayı sevmek ahireti ziyan eder, ahireti sevmek de dünyayı ziyan eder. Nitekim Resulullah (SAV) buyururlar ki: “Her kim dünyayı severse ahireti ziyan etti. Her kim de ahireti severse dünyayı zayi etti.”

Dünyayı seven, ahiretteki ziyanına katlanmayı sineye çeker. Ahireti seven de dünyadaki ziyanı sineye çeker. Lakin bu dünyanın ziyanı bu dünyada kalır, ahiretin ziyanı müşküldür. Çünkü ebedidir. Dünyanın bekası yoktur, fanidir. Bu sebepten akıllı kimseler dünya işi olmuş-olmamış gam yemezler.

Arifler demişler: “Dünya fahişe bir kadın gibidir. (Kim o kadını isterse, isteyenin koynuna girer. Sakalına güler, fakat hiç kimseye vefa etmez.) Böyle kadına gönül verip sohbet etmek, kadınlığa özenenin işidir.”

Resulullah Efendimiz (SAV) buyurur: “Allah-ü Teala (CC) dünyayı üç kısma ayırmıştır. Birinci kısmı müslümanlara, ikinci kısmı münafıklara, diğer kısmını da kafirlere vermiştir. Mümin, payına bağışlanan dünyayı ahiret için azık yapar. Münafıklar, kendilerine bağışlanan dünya ile süslenirler. Kafirler ise; gece-gündüz yemek-içmek, ahiret amellerini terk etmek, bu dünyada zevk-u safa sürmektedirler.”

Ey okuyucu! Diyecek olursan ki: “Bu dünya bizlerden önce Peygamberlere (AS) verilmiştir. Onlar ne yaptılar?” Dinle: Peygamberler (AS) gerçi dünyaya malik oldular. Fakat ona gönül vermediler. Zevk-u safasını sürmediler. Allah (CC) onlara dünyayı verdiyse onlar da dünyayı Hak yoluna verdiler. Kendileri arpa ekmeği yer, aba giyerlerdi.

İbrahim Peygamber (AS) bir defasında kendisine: “Allah-ü Teala  (CC) seni  afvetsin.” diyene bir deve verdi. Kabeyi yaptı. Misafirlere çeşitli yemekler yedirdi. Kenesi daima arpa ekmeği yerdi.

Süleyman (AS) her tarafa hükmederdi. Bütün dünyaya padişahtı. İnsanlar, cinler, vahşi hayvanlar ve kuşlar onun eli altında idi. Kendisi zembil örmek suretiyle nafakasını temin eder, aba giyerdi.

Peygamberlere (AS) dünya verildi. Lakin yaşayışlarında daima sadeliğe riayet ederlerdi. Birgün Süleyman (AS) saltanat ve azamet ile tahtının üzerinde uçuyordu. Bir fakir, ağacın altında ibadetle meşguldü. Süleyman (AS)’ın yolu bunun üzerinden geçti. Abid kimse Süleyman (AS)’a baktı. Bu azameti içinde seyretti. Ve Süleyman (AS)’a şöyle dedi: “Ya Süleyman (AS)! Hak Teala (CC) sana ne azamet verdi ki, tahtını havada kuşlarla yürütürsün?” Süleyman (A.S.) kuşlara emir verip tahtını bu abidin yanına indirdi. Bu abide: “Ey Allah’ın (CC) kulu! Sana bir söz söyleyeyim de dinle. Sen bir kere sadakatle ‘sübhanallah’ diyecek olsan, o sözün Allah-ü Teala’nın (CC) katında kabul olsa, benim   saltanatımdan üstündür. Benim sultanlığımın zevali var ve fanidir. Senin tesbihin bakidir. Fani olmaz, ahirette hazırdır. Nitekim, Ayet-i Kerimede buyurulur: “Ahiret daha hayırlı ve ebedidir.” Benim sultanlığımdan bana bunca korku vardır.

Muhammed Mustafa (SAV) bunca muharebelerden birçok ganimet malları elde etti, fakirlere verdi. Öyle zamanlar olurdu ki, dokuz günde bir arpa ekmeği yer idi. Peygamberimiz (SAV), Peygamberlerin (AS) ve Velilerin (RA) en fakiri ve en cömerdi idi.

Peygamberlerin (AS) itikadı böyle idi. Ya sen, birkaç kuruş için “Sübhanallah” demeyi terk edersin. Bir ömrü yok yere çürütür ve Kur’an’ın bir suresini para karşılığı okursun. Sonunda pişman olacağını sen düşün. Aklını başına al. Şimdiden pişman ol. Bu murdarın muhabbetini gönlünden çıkar. Para endişesi seni helak edebilir. Dünyalığa ehemmiyet verene şeytan daha çok musallat olur. Şeytan ister ki sana dünyayı sevdirsin. Neticede dünyayı sevenler dünyadan ahirete perişan gider.

Hasan-ı Basri (RA) Hz.leri’nin müridleri Hasan-ı Basri (RA) Hz.leri’ne dediler ki: “Ya Şeyh! Şeytandan pek incindik. Gelir, bizi yaramaz işlere iter. ‘Elinize giren dünyayı sıkı tutun. Size gereken de budur’ der; hayırdan meneder.”  Şeyh cevap verir ve der ki: “Şeytan şimdi burada idi. Sizden çok şikayet etti ve dedi ki: ‘Şu Ademoğullarına öğüt versen de benim hakkıma tamah etmeseler. Kendi haklarına kanaat etseler. Allah-ü Teala (CC) dünya ve cehennemi bana mülk olarak verdi. Cennet'i ve kanaat etmeyi de insanlara vermiştir. Şimdi insanlar kendi haklarını bıraktılar, benim mülküme tamah ettiler. Ben bunların imanlarını almayınca dünyayı onlara vermem.’ Eğer siz şeytanın hilesinden salim olmak isterseniz varın dünyayı terk edin. Dünya endişesini gönlünüzden çıkarın.”

Kaynak: Dön Allah'a ve Resûle, Özün Özü, Sıddık Naci Eren

www.GAVSULAZAM.de

 

(C) 2003 - 2004     www.GAVSULAZAM.de    Her hakkı mahfuzdur...
Ana Sayfa    |    Misafir Defteri    |    Bize Yazın