Davud-i Tai (RA) Hz.leri'nin Hayatı      DAVUD-İ TAİ (RA)  

Davud-i Tai (RA) Hz.leri şanlı halife Harun Reşid devrinde yaşadı. İsmi, Ebu Süleyman Davud bin Nasır-ı Kufidir. Takva sahiplerinin büyüklerinden, kanaat ehli olup, zahidlerin (dinin emirlerini yerine getirenlerin) en meşhurlarındandır. Horasanlıdır. İmam-ı Azam (RA) Hz.leri’nin yirmi sene derslerine devam etti. Fıkıh ilminde talebelerin içinde en önde gelenler arasına girdi.

Tayy’lı Davud-i Tai (RA) Hz.leri, Horasan asıllı bir tüccardır. Yıllarca işine bakar, alır, satar, takas yapar. Gün gelir iyice bir servet sahibi olur. O devirde bütün Bağdatlılar küçümsenemeyecek bir tedristen geçerler. O da bir çok büyük tanır, feyzli sohbetlere koşar. Kâh hadis ezberler, kâh notlar tutar. Her ne kadar kendini sıradan biri gibi görse de ilim sahibidir.

Bağdat’ta tuhaf bir adet vardır. Bazı fukara kadınlar cenazesi olan evlerin kokusunu aldılar mı, eteklerini tutup koşarlar. Dizlerini döverler, yakalarını yırtarlar, yanık yanık ağıtlar yakarlar. Cenaze sahibi onları savmak için elini cebine atar.

İşte günün birinde Davud-i Tai bir cenazeye rastlar. Gözyaşı tacirleri kendilerini paralayarak mirasçıların gözüne girmeye çalışırlar. Bunlardan biri sesine hüzünlü bir ton oturtur ve mısralar sıralamaya başlar. Üzüntüsü sahte lâkin cümleleri seçmedir. Hele “Hangi güzel yüz ki toprak olmadı/ Hangi güzel göz ki yere akmadı” beyti yok mu yüreğine işler. Bir anda dünyadan soğur ve genç, yaşlı, hasta, sağlam, fakir, zengin ayırmadan gelen ölümü düşünür olur. Artık kıymetli kaftanından, cins atından, mücevher kakmalı hançerinden, hatta o muhteşem evinden iğrenir. Öyle ya eğer bedeni toprak olacak ve gözü yere akacaksa bunlar niyedir, hem neye yarar? Sadece hesabını artırır, o kadar.

Bu düşünceler içinde bocalarken ayakları yönünü bulur ve İmam-ı Azam’a (RA) koşar. Büyük veliye bir şey söylemeye gerek yoktur. Zira onlar biiznillah kalp okur ve halden anlarlar. Yüce imam ona iki tavsiyede bulunur. “Bir ilmi bırakma, iki fazla konuşma!”

Davud-i Tai (RA) Hz.leri deöyle yapar. Bir taraftan İmam-ı Muhammed (RA), İmam-ı Ebû Yûsuf (RA), İmam-ı Züfer (RA) gibi zirvelerle birlikte fıkh mütalaa eder. Bir taraftan da İbrahim Ethem (RA) , Habib-i Acemî (RA), Fudayl bin İyad (RA), İbn-i Semmak (RA), Habib-i Rai (RA) gibi gönül ehillerinden edep devşirir. Hele şu bir nefeste saydığımız büyüklere bakın. O devir Bağdat’ı böylesine mümbit bir ilim iklimidir işte. Bu mübarek, Silsile-i Aliyye denilen veliler zincirinin nadide bir halkasıdır.

Davud-i Tai (RA) Hz.leri tam 20 sene İmam-ı Azam Hazretleri’nin derslerine devam eder. Zamanla parmakla gösterilen bir âlim olur ki, pek çok ilimde mütehassıs, fıkhda ise müctehittir.

Davud-i Tai (RA) Hz.leri Allah (CC) ve Resulünün (SAV) sevgisi ile dolu olan gençlere kapısını ve gönlünü açar. Onlarla evladı gibi ilgilenir ki bunlar içinde Ahmed el Antâkî (RA), Sa’dûn-ı Mecnûn (RA) ve Mâruf-i Kerhi (RA)  gibi zirveler vardır.

www.GAVSULAZAM.de

 

 

 

  Hayatı

  Tarikatı Telkin Alması

  Vefatı

  Menkibeleri

  Hikmetli Sözleri

 

  SİLSİLE-İ KADİRİYYE

 

 

  Hasan-i Basri (RA)
  Habib-i Acemi (RA)
  Davud-i Tai (RA)
  Maruf-i Kerhi (RA)

  Seriyyi Sekati (RA)
  Cüneyd-i Behre (RA)

  Ebubekir Şibli (RA)
  Abdulvahid Et-Temimi (RA)

  Ebu'l Ferec Mehmet (RA)
  Aliyy-el Hokkeri (RA)

  Said Mubarek Mahzumi (RA)

  Abdulkadir-i Geylani (KSA)

 

 

 

 

 

 

 

 

©2003-04 Gavsulazam.de Her Hakkı Mahfuzdur.