Allah-ü Teala (CC) Kuran’da insanın neden Kendisi’nden korkması gerektiğinin hikmetlerini de ayrıntılı olarak açıklamıştır.

“Ey iman edenler, Allah’tan (CC) nasıl korkup sakınmak gerekiyorsa öylece korkup sakının ve siz, ancak müslüman olmaktan başka (bir din ve tutum üzerinde) ölmeyin.” (Al-i İmran S. A.102)

Ayette belirtilen “Allah’tan (CC) nasıl korkup sakınmak gerektiği” Kuran’da son derece açık ve ayrıntılı bir biçimde tarif edilmiş bir konudur. Korkunun ne şekilde, nasıl bir ruh halinde ve ne şiddette olması gerektiği de Allah’ın (CC) ayetlerinde bir bir anlatılmıştır.

Zaten Kuran’ın indiriliş amaçlarının en önemlilerinden bir tanesi de budur:

“İşte bu (Kur’an) uyarılıp korkutulsunlar, gerçekten O’nun (CC) yalnızca bir tek ilah olduğunu bilsinler ve temiz akıl sahipleri iyice öğüt alıp düşünsünler diye bir bildirip duyurma (bir belağ)dır.”[1]

 

 

  • GÜCÜNÜN YETTİĞİ KADAR YÜCE ALLAH(CC HZ) LERİNDEN KORKMAK:

 

“Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah’tan (CC) korkup sakının, dinleyin ve itaat edin…”[2]

 

Allah (CC) Kuran’da insanlara kendi sonsuz kudretini, makamının yüceliğini ve üstünlüğünü, kendisine karşı gelenler için hazırladığı azabın şiddetini ve büyüklüğünü detaylı olarak anlatmıştır.

 

Artık bundan sonra kişiye düşen samimi olarak bu gerçekleri derin derin tefekkür etmesi, niyetinde ve yaptığı işlerde hep bu gerçeklerin bilincinde bir tavır göstermesidir. Bunu da ayette belirtildiği gibi gücünün yettiği derecede yapmaya çalışmalıdır.

 

Yani gücünün yettiğince Allah’ın (CC) büyüklüğünü takdir etmeli, gücü yettiğince tehdit ettiği azabın diğer bir deyişle cehennem azabının büyüklüğünü boyutlarını tefekkür etmelidir.

 

Bunun sonucunda ise kalbinde doğal olarak oluşan korku ve heybet hisleri oluşturacaktır.

Böylece mümin Kuran’da emredilen ibadetleri yapmamaktan haram kılınan şeyleri ise yapmaktan gücü yettiğince korkup sakınacaktır.

 

Zira korkup sakınacağı şeyler de Kuran’da kendisine detaylı olarak bildirilmiştir: “Böylece Biz onu, Arapça bir Kur’an olarak indirdik ve onda korkulacak şeyleri türlü şekillerde açıkladık; umulur ki korkupsakınırlar ya da onlar için düşünme (yeteneğini) oluşturur.”[3]

 

Burada belirtilmesi gereken çok önemli bir nokta daha vardır: Allah (CC) korkusu elde edilmesi zor olan, birtakım aşamalardan geçerek kazanılacak bir his değildir. Aksine şuuru açık, düşünen her insanın aksi mümkün olmayacak şekilde derinden hissettiği bir duygudur.

Bir insanın gerçek Allah (CC) korkusunu elde edebilmesi için samimi tek bir tefekkürü bile yeterli olabilir.

 

Yalnızca bir an ölümü, ölümden sonra karşılaşacaklarını düşünüp, Allah’a (CC)  karşı saygı dolu bir korku hissedebilir. Bu, tamamen insanın düşünmesine ve aklını kullanmasına bağlıdır.

 

 

  • İÇİ SAYGI İLE TİTREYEREK KORKMAK:

 

Allah (CC) diğer dünyevi korkularla karıştırılmaması için, Kuran’da Kendisi’nden korkan bir müminin hislerini ve ruh halini de tarif etmiştir.

 

Müminin Allah (CC) korkusu başka hiçbir korkuya benzemeyen, son derece içli ve saygı dolu bir korkudur.

 

Bu korku diğer korkular gibi insana sıkıntı ve azap veren bir korku türü değildir.

 

Tam tersine, insana kulluğunu ve aczini hatırlatan, onun aklını ve şuurunu açıp geliştiren, insanı çok üstün bir ahlak seviyesine ulaştıran bir korkudur.

 

Bu korku müminin ahirete olan özlemini artıran, ümit ve şevkini körükleyen bir korkudur.

 

Allah (CC) korkusu, müminin Allah’a (CC) olan yakınlığını ve sevgisini kat kat artıran, ona büyük manevi hazlar yaşatan asil bir duygudur.

 

Kuran’da iman edenlerin taşıdıkları bu içli ve saygı dolu korkudan pek çok ayette bahsedilir.

“Gerçek şu ki, Rablerinden (CC) gayb ile (O’nu CC. görmedikleri halde) içleri titreyerek korkanlara gelince; onlar için bir bağışlanma ve büyük bir ecir vardır.”[4]

 

“…Rablerinden (CC) içleri saygı ile titrer, kötü hesaptan korkarlar.”[5]

 

“Görmediği halde Rahman’a (CC) karşı ‘içi titreyerek korku duyan’ ve ‘içten Allah’a  (CC) yönelmiş’ bir kalb ile gelen içindir.”[6]

 

“Ki onlar (o Peygamberler AS.) Allah’ın (CC) risaletini tebliğ edenler, O’ndan (CC) içleri titreyerek korkanlar ve Allah’ın (CC) dışında hiç kimseden korkmayanlardır. Hesap görücü olarak Allah (CC) yeter.”[7]

 

 

  • UMUTLA BERABER KORKU DUYMAK:

 

Mümin Allah’tan (CC) korkarken Allah’ın (CC) şefkatini, merhametini, bağışlayıcılığını, O’nun (CC) lütfeden, tevbeleri kabul eden olduğunu da hatırından çıkarmaz.

 

Bu da onun korkarken, bir yandan da içinde çok şiddetli bir umut taşımasına sebep olur.

 

İçindeki Allah (CC) korkusu, Allah’ın (CC) bu sıfatlarını da çok derin ve geniş bir biçimde tefekkür etmesine, Allah’ın (CC) üstünlüğünü ve büyüklüğünü çok daha iyi takdir edebilmesine, dolayısıyla Allah’a (CC) daha fazla yakınlaşmasına vesile olur.

 

Allah’ın (CC) merhametinin, şefkatinin, bağışlamasının büyüklüğünü daha iyi idrak eder.

 

İşte gerçek mümin Allah’a (CC) korku ve umut dolu bir ruh hali içinde yönelir ve dua eder:

“Onların yanları yataklarından uzaklaşır. Rablerine (CC)  korku ve umutla dua ederler ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.”[8]

 

Bu da Allah (CC) korkusunun hiçbir zaman ümitsizliğe, karamsarlığa düşürmeyen bir duygu olduğunun göstergesidir. Müminlerin sürekli bir umut içinde olmaları gerektiği Kuran’ın pek çok yerinde belirtilmiştir: “…O’na (CC) korkarak ve umut taşıyarak dua edin. Doğrusu Allah’ın (CC) rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır.”[9]

 

“De ki: ‘Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım. Allah’ın (CC) rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah (CC), bütün günahları bağışlar. Çünkü O (CC), bağışlayandır, esirgeyendir’.”[10]

 

“…Azık edinin, şüphesiz azığın en hayırlısı takva (Allah CC. korkusu) dır. Ey temiz akıl sahipleri, benden korkup sakının.”[11]

 

“Bizim, sizi boş bir amaç uğruna yarattığımızı ve gerçekten bize döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi sanmıştınız?”[12]

 

İşte Allah (CC) korkusu, bir insan için hem imanının çok keskin bir göstergesi hem de onun ebedi hayatını belirleyecek çok önemli bir özelliktir. İnsan, ancak ve ancak Allah’tan (CC) korkup sakınırsa kurtulacaktır.

 

Hesap günü yaşanacak olayları düşünüp de korkuya kapılmamak ise mümkün değildir. Fakat bu korku yalnızca iman edenlere özgü bir korkudur.

 

Çünkü Allah’ın (CC) pek çok ayetinde tarif ettiği imtihan ortamının, yazıcıların, şahitlerin ve herkesin bir araya getirilip toplanacağı hesap gününün kesin birer gerçek olduğuna ancak müminler kayıtsız şartsız inanırlar ve kötü bir sonla karşılaşmaktan korkarlar.

 

Sizin de yaptığınız herşey, an ve an kayda geçiyor; bunları okuduğunuz an da buna dahil.

Hızla Allah’a (CC) hesap vereceğiniz güne doğru yaklaşıyorsunuz.

 

Ve o gün geldiğinde yanınızda getireceğiniz en değerli şey Allah (CC) korkusu olacaktır.

www.GAVSULAZAM.de


[1] İbrahim S. A.52

[2] Tegabün S.A.16

[3] Taha S.A.113

[4] Mülk S.A 12

[5] Rad S.A.21

[6] Kaf S.A.33

[7] Ahzab S.A.39

[8] Secde S.A.16

[9] Araf S.A.56

[10] Zümer S.A.53

[11] Bakara.S.A.197

[12] Müminun S.A.115

© 2003-2005    www.GAVSULAZAM.de    Her Hakkı Mahfuzdur...