Bu dargınlığın neden? Duan kabul olmadı diye Allah’a mı (CC) darılacaksm? Duanı kabul eder, ama biraz geç kalabilir. Geç kalınca darılmak yerinde bir iş olur mu?

Bazen işitiliyor:

- “Doğruyu istedim vermedi, istediğimi vermiyor”, hem de:

- “ ‘Duanın yapılması lazım.’ diye emir veriyor.” diyorsun:

- “Bu sözün yerinde değil, hatalıdır.”

Bu sözünden ötürü sana sormak icap eder:

- “Sen kendi başına buyruk musun? Yoksa bir sahibin ve bir efendin mi var?…”

Eğer bu söze karşı hür olduğunu, her istediğini yapmaya güçlü olduğunu iddiaya yeltenirsen sana ilk vurulacak damga:

- “Sen kafirsin. Hakk’ı (CC) inkar ediyorsun.”

Olur. Aksi halde bir kul olduğunu ve bir sahibin, efendin olduğunu söylersen o zaman sana yine birçok sorular sorarlar:

- “Duanın kabulü geç kaldığı için efendini töhmet altına mı alıyorsun? Onun hikmetinden şüphe mi ediyorsun? Halbuki O (CC), seni ve bütün yarattıklarını iyi bilir. Sana ve onlara ne gerekse güzellerini seçer.”

İtham etme. O’nun (CC) hikmetini sez. Hissini bu yolda terbiye et. Söylenenleri yaparsan sana düşecek vazife şükretmektir. Çünkü O (CC) , sana yarayanı daha iyi bilir. Haline uygun nimeti senden daha güzel seçer.

Şayet ithamlarına devam edersen yine sana verilecek hüküm şu olur:

- “Sen kâfirsin, hakikati gizliyorsun.”

Çünkü Allah’a (CC) zulüm isnadında bulunmuş oluyorsun. Halbuki Allah (CC), kullarına zulmetmez. Zulüm sözünü de kabul etmez. Bu sözün Hakk (CC) için kullanılması muhaldir; olamaz. Sebebine gelince, bütün mülk O’nundur (CC) . Zulüm ancak başkasının hakkına tecavüz vaki olunca olur. Hakk’a (CC) darılma yolunu kendine kapa; bu yoldan ayrıl.

Şüphesiz senin Hakk’a (CC) darılman, bazı işine gelmeyen hadiselerden ileri geliyor. Nefsin bazı şeylerden hoşlanmıyor. O’nun (CC) emrini yerine getirebilmek için işin güçleşiyor… Haliyle nefis darılıyor; sen de ona uyarak Hakk’ı (CC) töhmet altında bırakıyorsun.

Dış alemine ait bir şey olursa dua et. Sabırlı ol. İlahî emirlere uymaya bak. Hakk’a (CC) darılma. Nefsin isteğini yerine getirmeye bakma. Onun boynunu eğdir. Boş şeylere uyma; çünkü boş şeyler insanı Allah (CC) yolundan alıkoyar. Allah (CC) için iyi düşün. O’nun (CC) sözlerini doğrula. Ve böylece işin sonunu bekle.

Eğer birisini mutlaka kötülemen gerekse önce kabahati kendinde gör. Daima isyan bayrağını elinde tutan nefsini itham et; onu kötüle. Nefse darılman Hakk’a (CC) darılmandan daha iyidir. Nefsine:

- “Zalim…”

Demen Allah’a (CC) zulüm isnad etmenden daha uygundur. Bütün işlerinde nefse uymaya yanaşma, yaptığı işlere boyun eğme. Çünkü nefis Allah’a (CC) düşmandır. Nefis, şeytan; bunlar ilahi ve kudsi varlıkların yokluğunu isterler. Bir gizli düşman gibi senin manevî değerini bitirmeye gayret ederler.

Allah’a (CC) sığın. Kurtuluş yollarını ara. Daima onlara:

- “Siz benim ruhumu karartıyorsunuz, sizi bağışlamam.”

De. Allah’ın (CC) şu ayetini daima onlara oku:

- “Eğer şükrederseniz ve iman sahibi olursanız Allah (CC) size niçin azap etsin?”

Şunu da nefsinin kulağına oku:

-  “Allah (CC) hiçbir şeyde insanlara zulmetmez, lakin insanlar kendilerine zulmederler.”

Bunlara benzer birçok ayet-i kerime ve Hadis-i Şerif vardır; onları ara, bul, oku. Allah (CC) için nefsine hasım ol. Nefse karşı bir ilahi asker ol. Çünkü ilahi kuvvetlerin en büyük düşmanı nefistir. Hz. Resul (SAV), Hz. Davud’a (AS) yapılan bir hitabı bize bildirmiştir. Onun burada söylenmesini yerinde buluyoruz:

- “Ya Davud (AS); hevanı, nefsini bırak. Çünkü saltanatım içinde nefis ve hevadan başka benimle çekişen yoktur.”

 

Kaynak: Gavsulazam Abdulkadir-i Geylani (KSA), Fütûh-ul Gayb (Gizliden Sesler)

                           Her hakkı mahfuzdur... 2003-2005, WWW.GAVSULAZAM.DE