......................................................................
Bu muazzam kainatı ve her an olup biten hadisati tek başına tedbir ve idare eden
......................................................................

 

 

 

“Kainatın yöneticisi” anlamına gelen bu ismi şerif Kur’an-ı Kerim’de bir defa geçmekte. “Allah (CC) bir topluma (kötülükleri sebebiyle) bir azap istediğinde onu geri çevirecek yoktur. Onlar için Allah’tan başka yardımcı dost ta yoktur.”[1]

“el-Veli” ismi cemilinde olduğu gibi bu kelimenin kökünde “yönetici dost” anlamı vardır.
Bir ilin eğitim, güvenlik, sağlık gibi sorunlarına çareler bulan yetkiliye de Vali diyoruz. Valilerimiz Rabbimizin (CC) isimlerinden birini taşıyorlar. Ona göre dikkatli olmalılar. İnsanları, hayvanları, dağları, denizleri, yolları, tarihi eserleri özetle yönetim alanı içindeki her şeyi yönetirken yönettiklerine dost olduğunu unutmamalı.

Valiler her yeri ve her şeyi göremezler, bilemezler, uyurlar, izine ayrılırlar. Ama gerçek Vali olan Allah (CC) her an her şeyi görmekte, bilmekte ve dostça yönetmekte. Kendini inkar edenlere bile can veriyor, kan veriyor, sıhhat veriyor.

Allah-ü Teala (CC) valiler, hükümdarlar yaratan ve bütün varlığı idare eden biricik ve en büyük Vali’dir. Allah-ü Teala (CC) öyle bir vali-i a’zamdır ki, bütün kainat daha yaratılmadan önce O’nun (CC) kudreti ve tasarrufu altında idi ki, tek bir emirle yokluktan varlığa çıkardı. Vakti gelince her şey ancak O’nun (CC) kudret ve tasarrufunun te’siriyle belirir ve yine ancak O’nun (CC) terbiye ve iradesiyle gelişir. Yine vakti gelince ancak O’nun (CC) iradesiyle ölür ve her şey öldükten sonra da O’nun (CC) kudret ve tasarrufu altındadır ki, onları yeniden diriltir.

Allah-ü Teala (CC) Vali’dir. Fakat bildiğimiz valiler gibi olmaktan Müteali’dir. Bildiğimiz valilerin, vilayetleri içinde olup bitenler şöyle dursun, oturdukları binanın içinde ve daima temas halinde bulundukları adamlarının çevirdikleri fırıldaklardan bile haberleri yoktur. Onların bildikleri birlerle, bilmedikleri yüzbinlerle ifade olunur. Tedbirlerinin ve yaptıklarının nispeti de budur. Halbuki Allah-ü Teala (CC) bütün bir hilkat aleminde neler oluyor ve daha neler olacak, bütün bunları takdir etmiş, ta’yirı ve tensip buyurmuştur. Takdirinin hükmüne göre işleri yürüten de ancak kendisidir. O hilkat aleminden, mesela yalnız insan nev’ini alalım: Allah (CC), her insanın içini, dışını, kabiliyetini; istidadını ve bütün ruhi temayülatım bilir, İyilikle kötülükten hangisine daha fazla düşkün olduğunu ve bunların ayrıldığı noktaya gelince, hiçbir zorlama ve tazyik görmeden, kendi arzusuyla hangi tarafa yöneleceğini ve istediği gibi tasarruf etmek üzere verdiği ömrünü, servetini, mevkiini nasıl ve hangi yollarda kullanacağını en ince tafsilatiyle bilir ve ona göre ezelde her kul için bir fihrist çizmiştir. Allah’ın (CC) çizdiği bu fihristte, kulun daha vücudu yaratılmadan, hayatına ait görüp geçireceği bütün hadiseler tesbit edilmiştir. Mesela, Ali’nin hangi tarihte, hangi sene, ay, gün, saat ve dakikada, arz küresinin hangi noktasında, hangi memleketin, hangi mahallesinin, hangi evinin, hangi odasının, hangi köşesinde ve hangi ananın rahminden ve ne suretle doğacağı ve doğduğu dakikadan i’tibaren, her an geçireceği ahvali, ne kadar yaşayacağı, müddet-i ömründe kaç nefes alıp vereceği, ciğerlerinin ne kadar hava, mide ve bağırsaklarının ne kadar gıda sarfedeceği, santimine, milimetresine kadar, ağzından ne kadar ve ne mahiyette sözler çıkacağı, kulağının neler işiteceği, gözlerinin neler göreceği, ellerinin neler yapacağı, burnunun neler koklayacağı, ağzının neler tadacağı, kafasının neler düşüneceği, daha daha…

Mesela, hangi kadınla evleneceği ve ne kadar çoluk çocuk sahibi olacağı, iyi veya kötü tekmil arzuları, tekmil dış ve iç işleri ila-ahirihi, orada yazılmıştır. Her kul vakti gelince dünyaya çıkar, yapıp edeceğini, görüp geçireceğini tamamladıktan sonra, iyi-kötü yaptıklarının karşılığını görmek üzere başka bir aleme geçer gider. Kiramen Katibin (zabıt katipliği yapan melekler) herkesin işlediğini yazar. Bütün vukuat, noktası noktasına herkesin ezeldeki fihristine göre zuhura gelir, öyle ki, hiçbir harfi şaşmaz, İşte her kul için Hakk’ın (CC) bu yazdıklarına (ezeli mukadderat) denir ki, kulun alın yazısı demektir. Allah (CC) yazar, vakti gelince de yazdığı gibi yapar. Her kul, yazısını görse gerektir.
Allah-ü Teala (CC), bir tek insanın ahvalini nasıl böyle ilmiyle, kudretiyle kuşatmışsa, bütün yaratılmışların da görüp geçireceği kaffe-i vukuatı öylece kuşatmıştır. Alemde körü körüne, rastgele kabilinden hiçbir hadise yoktur. Ne kadar ehemmiyetsiz olursa olsun, her hadise mutlaka O’nun (CC) münasip görmesi ve müsaade etmesiyle olur. Bir yaprağın düşmesi, harekete geçen bir zerrenin kımıldayışı hep O’nun (CC) izin vermesiyle ve iradesiyle vukua gelir.



[1] Ra’d S. A.11

 
   
 

Ya Rabbi (CC)! Muazzam kainatı tek başına idare eden Sensin. Herşey bir hesap üzeredir yanında. Heran olup biten hadiselere vakıf olansın.

Allahım (CC)! Valileri de, hükümdarları da yaradan Sensin.

Ya Rabbi (CC)! Yeryüzünde adaleti gerçekleştirecek valiler nasip eyle.

Allahım (CC)! Ebedi hükümdar Sensin. Tek kalıcı Sensin. Yok olmayansın. Fani olan ancak bizleriz.

.................................................

 

Kula Gerekenler: İnsan kendini kör, sağır bir tabiatın hikmetsiz, gayesiz, ortaya fırlatıverdiği bir serseri sanmamalı, İnsanın şerefine yazıktır, İnsan böyle bir Vali-i A’zam’ın (CC) idaresi altında, bütün ahvali ölçülü ve hesaplı, sicilli muntazam, varlığının önü ile sonu arasında görüp geçeceği duraklar, dönüm noktaları belli bir şahsiyet olduğunu bilmeli ve O’na karşı zulümden, haksızlıktan, sadakatsızlıktan, terbiyesizlikten, vazifesini kötüye kullanmaktan son derece sakınmalıdır.

 

İsm-i Şerif'in Faideleri: Her gün 551 kere “Ya Müte'âlî” ism-i serifi okuyana düşmanları kötülük yapmaz..

 

 

 

 
 © 2003-2004     GAVSULAZAM.de    Her Hakkı Mahfuzdur.