......................................................................
Tek... Zatında, sıfatlarında, işlerinde, isimlerinde, hükümlerinde asla şeriki -ortağı- veya nazîri -benzeri- dengi bulunmayan…
......................................................................

 

 

“Benzeri olmayan tek” anlamına gelen “el-Vâhid” İsm-i Şerifi Kur’an-ı Kerim’de 21 defa tekrarlanmıştır.
“el-Ehad” ismi ise ihlas suresinde bir defa geçmiştir. Dünya yaratıldığı günden beri geceyle gündüzün 365 günde saniye ve salise şaşmadan ardarda gelmeleri gülün gül vermesi, arının bal vermesi Allah’ın (CC) tek olduğunu gösterir.

“Eğer göklerde ve yerde Allah’tan(CC)  başka ilahlar olsaydı ikisinin de düzeni bozulurdu.”[1]

“Sizin ilahınız bir tektir, O Rahmân (CC) ve Rahîm’den (CC) başka ilah yoktur.”[2]

Yaratanımız bir, yaşatanımız da bir. Vücudumuz üzerinde Allah’tan (CC) başka birininde etkisi olsaydı halimiz ne olurdu? Kanımızın akışı, kalbimizin atışı, bizi yönetenin bir olduğunu bize gösteriyor.

Köylerin, şehirlerin, milletlerin yönetiminde de muhtar, vali, başkan gibi bir yönetici sistemi kabul ediliyor .

Rabbimiz bir, kitabımız bir kıblemiz bir olunca birlik sağlanır. Birlikten de dirlik doğar.

Allah-ü Teala (CC) zatında birdir; O’nun (CC) yarattığı ve ayakta tutuğu bir mahluk, hiç O’na (CC) denk olabilir mi? Sıfatlarında birdir; hiçbir sıfatının benzeri başkasında yoktur. Mahlukatta, bilhassa insanlarda O’nun (CC) sıfatlarının benzeri değil, izleri ve nişaneleri vardır ki, onlardan Allah’ın (CC) yüce sıfatları sezilir ve iman edilir. İşlerinde birdir, her şeyi yaratmakta tedbir ve idarede hiçbir yardımcıya ihtiyacı yoktur. Maddi, manevi sebepler, kendiliklerinden hiçbir şeyde müessir olamazlar. İsimlerinde birdir. Esmaül-Hüsna’sından hiçbir isminde hakiki manasiyle benzeri yoktur. Hükümlerinde birdir, hakimiyet münhasıran O’nun (CC) sanıdır. Sevabı, ıkabı, helali, haramı tayin etmek ancak O’na (CC) mahsustur. Şu haramdır, şu helaldir dem3ye, Allah’tan (CC) başka kimsenin selahiyeti yoktur. Bu sayılan hususlarda Allah’a (CC) bir denk bulunabileceğini kabul etmek şirktir. Şirk yaradılmışlar içinde herhangi birini, bu hususların herhangi birinde Allah’a (CC) benzetmek veya Allah’a (CC) ortak tutmaktır. Bunun neticesi o mahlukun da mabutluğunu kabul edip ona tapmaktır.

Allah-ü Teala (CC) Vahid sıfatiyle muttasıf bir ilahtır, İlahlıkta tektir. O’ndan (CC) başka, hak olarak hiçbir ilah yoktur. Amma insanların kendi kendilerine uydurdukları, yani ilahlık payesi verdikleri yalan ve batıl ilah çoktur. Onun için biz “La ilahe illallah = Allah’tan  (CC) başka ilah yok” dediğimiz zaman, dünya yüzünde bir takım putların birçok kimseler tarafından mabut ittihaz edildiğini inkar etmiş olmuyoruz, belki bunların hak olmadıklarını bütün dünyaya ilan ve ancak hak mabut olarak bir Allah (CC) isbat ve kabul etmiş oluyoruz.

Müşrikler puta tapar, ateşe, güneşe, insana tapar, veya herhangi bir mahluku kendi kendine ilah yapar; ilah olarak tanır ve ona tapar. Böyle yapmakla onlar da Allah-ü Teala’yı (CC) inkar etmiş olmuyorlar, yalnız O’nun (CC)  yarattığı herhangi bir mahluku mabudlukta O’na (CC) ortak tutmuş oluyorlar ve bu işi de kendi kendilerine yapmış oluyorlar. Yoksa buna ne Allah’ın (CC) emri var, ne de bir Peygamberin (AS). Allah-ü Teala insanların şirk bataklığına batmalarına razı değildir. Onun için şirkin afv olunmaz (yani tevbesiz olarak) bir suç olduğunu bildirmiştir ve bütün Peygamberler, fikirlerden bu şirk sapıklığını kaldırmak için gönderilmiştir. Bugünkü Hristiyanlar Allah’ın (CC) üç olduğuna inanırlar. Onların bu itikadı da kitabi değildir. Meşhur İznik kongresinde toplanan papazların ekseriyetle verdikleri bir karardır. (Hadiselerin sevk ve icbariyle Hıristiyanlığı kabul etmek zorunda kalan Roma Kayseri tarafından, Hıristiyanlık dininin neden ibaret olduğuna karar verilmek üzere, yurdunun dört bucağından çağırdığı büyük, küçük binlerce rahip, vaktiyle büyük ve mamur bir memleket olan İznik’te toplanmıştı. Allah’ın (CC) üçlüğü ve enacil-i erbaa (dört incil) orada ekseriyetle kararlaştırıldı ve ona göre Hıristiyanlık ilmihali yazıldı.)


[1] Enbiya S. A.22

[2] Bakara S. A.163

 
   
 

Allah'ım (CC)! Zatında teksin. Sıfatlarında ve isimlerinde en yücesin.

Allah'ım (CC)! İşlerinde ve hükümlerinde ortağın yoktur. Benzeri olmayan tek Sensin..

İlahi (CC)! Hakimiyyet Seninledir. Günahları ve sevapları veren Sensin! Bizleri selviler gibi dosdoğru kıl.

Allah'ım (CC)! Helali haramı tayin eden ancak Sensin. Doğurmayan ve doğurulmayansın. Bizlere hakikatte Seni sevmeyi, aşk ve muhabbetle Sana ibadet etmeyi bize nasip eyle! (AMİN)

.................................................

 

Kula Gerekenler: Allah-ü Teala (CC), insanı şerefli olarak yaratmıştır. Şu halde insana yaraşan şey, bu şerefi muhafaza etmektir. Bu da Yaradan’ı bilmek, yaradılmışı bilmek ve herbirinin hakkını yerine getirmekle olur. Şirke sapan bir insan, bu hakları birbirine karıştırmıştır. Herhangi bir mahluka baş eğmeyi, ona karşı alçalmayı kabul eden korkak, ürkek ve Allah’ın (CC) verdiği izzeti, cehaletle zillete çevirmiş, kötü bir şahıs olmuş demektir.

Müşrik bir şahsa soruyoruz: Aylıkla çalıştırdığı uşağının, servetinde, şerefinde kendisiyle ortak sanılmasına ve onunla beraber tutulmasına tahammül edebilir mi? Pek tabiidir ki, hayır diyecek. Halbuki o servet ve o şeref, o şahsa Allah (CC) vergisidir, onun, ona sahipliği ariyettir, geçicidir. Sonra uşağı da kendisine servetinde ortak olmasa bile, diğer birçok cihetlerde ortaktır. Hiç olmazsa mahluk olmakta beraberdir. Böyleyken, kendisi için kabul etmediği beraberliği nasıl oluyor da Allah-ü Teala (CC) hakkında kabul ediyor, aciz, muhtaç, fakir bir mahluku O’na (CC) denk tutuyor da tapınıyor?

 

 

İsm-i Şerif'in Faideleri: Bu İsm-i Şerifi her kim çok okursa, temiz ahlak bakımından diğer insanlardan üstün olur. Bu İsm-i Şerifi tenhada çok okuyanın gönlünden korku ve vehim gider.

 

 

 

 
 © 2003-2004     GAVSULAZAM.de    Her Hakkı Mahfuzdur.