......................................................................
Her şeyi iyi işiten…
......................................................................

 

 

 

“Her şeyi işiten” manasına gelen “es-Semî’” İsm-i Şerif’i Kur’an-ı Kerim’de 47 defa geçmektedir.

Her şeyin ayarlanması akort edilmesi gerektiği gibi en başta dillerimizin akort edilmesi gerekir. Sevdiklerimize, dostlarımıza söyleyeceğimiz kelimeleri en ince gönül eleğinden eleyerek söylemeliyiz. Çünkü dostlarımız o sözleri duymadan “es-Semî’” olan Rabbimiz (CC)  işitmekte.

“Düşmana söylediklerimizi de işitiyor.”[1] “Öyle ise Firavuna konuşurken bile kelimelerin en tatlı ve yumuşak olanını seçeceğiz.”[2]

Rabbimiz (CC): “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi yaptığından sorumludur.”[3] derken kulak kelimesini öne almış. Kulağımızla insanları dinlerken karşımızdaki kim olursa olsun onu önemseyelim.

Kulağımızdan giren kelimeler gönül denizimizi kirletecek kelimeler olmasın. Cenab-ı Hakk’ın (CC) kelamı birinci sırayı alsın. Kulağında doyumu vardır. Ivır zıvırlarla doyurursanız Kur’an dinleyemezsiniz.

Allah-ü Teala (CC) Hz.leri işitir. Yüreklerimizdeki sözleri, ellerimizin hafif dokunmasından husule gelen sesleri işitir. Mesafeler O’nun (CC) işitmesine perde olamaz. Kainatın her noktasında işitilmek şanından olan her şeyi işitir. Birini işitmesi, ötekilerini işitmesine engel olamaz. Her hadiseyi ayni derece açık olarak işitir.

İnsanlardaki işitme sıfatı, Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin işitmesine benzemez. Evvela insanların işitmesi, görmesi de birçok şartlara bağlıdır. İşitme cihazı dediğimiz kulaktaki bir takım teşkilat, hava ve havanın ihtizazı gibi ki, bu şartlardan birine arız olacak sakatlık, işitme sıfatını derhal yok eder. Sonra bütün bu şartlar tamam olduğu takdirde de, ancak belli bir mesafe içindeki sesleri, sözleri işitirler. Onun dışındakileri değil. Daha sonra, işitilecek hadisenin de belli bir ölçüye tabi olması şarttır. Mesela, işitme cihazının tahammül edemiyeceği kadar şiddetli gürültüler, kulak zarının patlamasına sebep olur. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin işitmesi hiçbir şarta, hiçbir kayda tabi değildir.

İşitme sıfatı bir sıfat-ı kemaldir. Çünkü bunun zıddı olan sağırlık bir kusur, bir eksikliktir. Fakat bilindiği gibi kemal, iki türlüdür: Mutlak kemal, izafi kemal. Mutlak kemal kayıtsız, hudutsuz, şartsız olmak lazımdır. Mesela, işitme sıfatı bir kayıt ile mukayyet, bir hudud ile mahdut, bir şart ile meşrut bulunursa, o zaman mutlak değil, ancak nisbi ve izafi bir kemal olur. Kainatta bir lahza içinde milyarlarca işitilecek hadiseler vuku buluyor ve bu hadiseler ezelden ebede kadar anbean hiç kesilmeden değişip duruyor. İşte bunlardan hiç birini kaçırmadan ve hiç biri ötekine mani olmadan, hepsini birden ayni zamanda ve ayni vuzuhla işitip duran zat Semî’dir. Yoksa birini işitip, milyarlarcasından haberi bile olmayan değil. Fakat bir sıfat-ı kemal olan işitme kuvvetinden, insanda velev ki, bir zerre olsun bulunduğu için, yine bir kıymeti vardır. Fakat bu kıymet, onun mutlak kemale bir kılavuz olmasındandır. Onunla asıl kemale erilir. Eğer bizde bu kadarcık olsun işitme sıfatı bulunmasaydı, daha doğrusu Allah-ü Teala (CC) Hz.leri kendi kemal sıfatını bize sezdirmek için, bizde bu sıfatın izlerini, nişanlarını yaratmış olmasaydı, Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin Semî’ sıfatını anlamak için hiçbir yol bulamazdık da bu sıfat-ı ilahiyye bize kapalı kalırdı. Bizdeki işitme kuvvetinin kıymeti, bu sıfat-ı ilahiyyeye tercüman olmasından ve onu bize öğretmiş bulunmasından ötürüdür. İşte bizim “Kemalat” dediğimiz sıfatların hepsinin de mahiyeti budur. Onun için Esma-ül Hüsna’dan herhangi bir ismi (kemal-i mutlak manası mülahaza olunarak) mahluka söylemek, hem şirk koşmak, hem yalancılık etmektir. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin hiçbir isminde hakiki manasiyle benzeri yoktur. İnsanlardaki bütün kemalat hakiki kemal değildir, mecazdır, yani yoldur. Onunla hakikate geçilir.


[1] Taha S. A.46

[2] Taha S. A.44

[3] İsra S. A.36

 
   
 

Allah'ım (CC)! Kemalle işiten sensin. İşitmene mesafeler engel değildir.

Ey Rabbim (CC)! Her hadiseyi, açık olarak aynı derecede işitensin. Mazlumların ah-u figanlarını duyup cevap veren sensin.

Allah'ım (CC)! Kainatın her zerresi seni hamd ile tesbih eder. Senin adını anar. Biz kulların da bu zikre katılıyor, ve seni her daim hatırlamaya çalışıyoruz. Bize kendini hatırlat ya Rabbi (CC)! (AMİN)

.................................................

 

Kula Gerekenler: Mahlukatta görüp te bir kemal sandığı herhangi bir manaya bağlanıp ta ona kul ve köle olmamalı. Belki ondan derhal Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin namütenahi kemal ve cemaline istidlal ederek bütün varlığıyle O’na (CC) bağlanmalı ve ancak O’na (CC) kulluk etmelidir. Biz Kullara yaraşan, ibadette ihlas, görmememize rağmen, Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin bizi gördüğünü  bilmemiz ve O’nu görür gibi ibadet etmemizdir.

 

İsm-i Şerif'in Faideleri: İhlasla “Yâ Semî’” diye bir müslüman bu isme devam etse, duası kabul olunur, kulak hastalığından kurtulur.

 

 

 

 
 © 2003-2004     GAVSULAZAM.de    Her Hakkı Mahfuzdur.