......................................................................
İstediğini geri koyan, arkaya bırakan…
......................................................................

 

 

 

“Sona bırakan” anlamına gelen “el-Muahhir” İsm-i Celili Kur’an-ı Kerim’de bu haliyle geçmez. Ancak fiil olarak geçer. Kaf Suresi 28’de “Kaddemtü” fiili, İbrahim Suresi 41’de “Mukaddim” ve “Muahhirin” Allah (CC) olduğu bize bildirilir.

Hz. Adem’i (CC) ve çocuklarını önce yaratan , bizleride sona bırakıp 2000 li yıllarda yaşatan Allah’tır (CC). Bizi bizden sonrakilerin önüne almış. Daha sonra gelecekleri sona bırakmış.
“Keşke peygamber efendimizin asrında Mekke de yaşasaydım” deme. O çağda Mekke de yaşayan Ebu Cehil gavur olarak geberip gitti. Hikmetinden sual olunmayan Rabbimiz bizi bu çağda yaratmış. Biz bu çağın imkanları içinde hizmette, ilimde, ibadette maddi ve manevi makamlarda öne geçmek için sebeplere sarılacağız ve “el-Mukaddim” Rabbimize (CC) bizi öne geçirmesi için dua edeceğiz. İnkara, fakirliğe, korkaklığa, tembelliğe düşmemek için çalışırken “el-Muahhir”e bizi geride kalanlardan eylememesi için dua edeceğiz.

Allah-ü Teala (CC) istediğini ileri, istediğini geri aldığı gibi; bazan da kullarının teşebbüslerini, onların bekledikleri zamanda semerelendirmez, maksatlarını arkaya bırakır; hikmetleri vardır. Bu hikmetleri araştırmalı, sezmeğe çalışmalı. Bunlar da ibadettir. Mesela, istemekte kusur edilmiştir. Âdaba riayet lazım... Bazan da mihnet ve ızdırabı arttırmak için teahhur eder. Bu surette bunun arkasından çok defa ferahlık gelir. Bazı kerre de, istenen şeyin ehemmiyetine, kıymet ve izzetine işaret için teahhur eder ki, arayan bu uğurda bazı güçlüklerle uğraşsın, yorulsun da eline geçince kıymetini bilsin, muhafaza etsin diye.

 
   
 

Allah'ım (CC)! İstediğini geri koyan, arkaya bırakan Sensin. Çalışmalarımızın karşılığını, bazen zamanında vermezsin. Ancak bu da, biliyoruz ki, bizim hayrımızadır. Bizi sonucu olmayan şeylerle uğraştırma! Vaktini boşa harcayanlardan eyleme!(AMİN)

.................................................

 

Kula Gerekenler: Allah-ü Teala’nın (CC) ileri aldığına veya geri bıraktığına değil, ancak Allah (CC) ile aşinalık tesisine ehemmiyet vermektir. Kulun, Allah (CC) ile münasebeti için tek vasıta ibadet ve ubudiyettir. İbadet, Allah’ın (CC) razı olacağı şeyi yapmaktır. Ubudiyet, Allah’ın (CC) yaptığına razı olmaktır.

Allah-ü Teala (CC)’nın müstehik olduğu şükrü ve ubudiyeti kimse hakkiyle yerine getiremez. Bununla beraber, kulun asıl ehemmiyet vereceği şey, elinden geldiği kadar ubudiyet edeplerine riayet edip sonunda: “Ya Rab (CC)! Sana layık kulluk edemedik.” diye özür dilemek ve kulluğunda sadakat gösterenleri Allah’ın (CC) ihmal etmiyeceğine inanmaktır.

Bir temsil: Büyük müessese sahiplerinden biri, hususi katibine şu emri yazdırıyordu: Filancanın maaşına bir misli zam yapılsın! Çünkü görüyorum ki, o daima vazifesi başında ve verilen emirleri büyük bir dikkat ve ciddiyetle yerine getirmektedir. Öteki adamlarımız arzuları peşinde koşar ve vazifelerine karşı uyuşuk bir halde bulunurken o, her lahza bize bakmaktadır; ne emir verilecek, ne işaret edilecek diye…

İşte Allah’ın (CC) kullarının, birbirlerine nispetle derecelerinin ve mertebelerinin yüksekliği de bunun gibidir. Allah’ın (CC) emirlerine, adab ve erkanına dikkatle riayet edenler yükselir. Çünkü Allah’ın (CC) vaadi böyledir. Kulluk vazifesinde kusur edenlerin işi ise, Allah’ın (CC) lütfuna kalmıştır. Hakiki bahtiyarlık, buyruk kabul etmektedir. Buyruğa kulak asmamak, emr ü fermana itaatsizlik etmek, dünya ve ahirette mahrumiyetin, perişanlığın en kuvvetli sebebidir.

 

 

İsm-i Şerif'in Faideleri: Her kim düşmanını altetmek üzere çok okursa, umulur ki, muradı hasıl olur. Her kim bu İsm-i Şerifi bir günde 100 kere okursa, Hakk Sübhanehu ve Teala (CC) Hz.leri’nin muhabbetinden gayrı onun gönlünde hiçbir şey karar tutmaz.

 

 

 

 
 © 2003-2004     GAVSULAZAM.de    Her Hakkı Mahfuzdur.