......................................................................
Diri; her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten …
......................................................................

 

 

 

“Diri” anlamına gelen “el-Hayy” İsm-i Şerif’i Kur’an-ı Kerim’de 5 defa tekrarlanmakta. “Allah (CC). O’ndan (CC) başka ilah yoktur. O (CC) diridir, her şeyi ayakta tutandır.”[1]

Her binanın bir ustası, her resmin bir ressamı, her bestenin bir bestekarı mutlaka vardır. “Kendiliğinden olmuştur” demiyoruz, diyemiyoruz da…

Açan çiçekler, uçan kuşlar, yüzen balıklar, gezen, seven, veren insanlar bütün bunlar birini bize işaret ederler.

“O (CC), Hayy (diri) olandır. O’ndan (CC) başka ilah yoktur; öyleyse dini yalnızca kendisine haliskılanlar olarak O’na (CC) dua edin. Alemlerin Rabbine (CC) hamdolsun.”[2]

İnsan acizdir ve çok az şeye güçyetirebilir. Dünyaya geldiği andan itibaren hayatının 5-10 senesi yarı şuurlu olarak geçer. Bu dönem boyunca sürekli bir ilgiye ve bakıma muhtaçtır. Bundan sonra yaşadığı hayatın ise büyük bir bölümü kendi bedenine bakmakla, temizlenmekle geçer. Eğer bu sayılanları yapmak istemese ve ertelese kısa süre içinde bakılamayacak bir görünüme girer.

Ayrıca insanın bedenen ihtiyaç duyduğu büyük bir eksikliği daha vardır: Uyku. İnsanın ömrünün neredeyse üçtebiri uykuyla geçer. Ancak ne kadar istemese de, uykuya ayıracağı zamanlarda başka şeyler yapmayı tercih etse de buna bir iki günden fazla dayanması mümkün değildir. Hatta 24 saat uyumayan bir insanın şuurunda bir bulanıklık, idrakinde bir yavaşlık baş gösterir. Her zaman doğal olarak yapabildiği şeyleri yapamamaya, karşılaştığı olayları sağlıklı muhakeme edememeye, hatta konuşma güçlüğü çekmeye, bildiği şeyleri unutmaya başlar.

Elbette aciz olan ancak insan ve insan gibi yaratılmış olan diğer canlılardır. Canlı ve cansız tüm kainatın yaratıcısı olan Allah (CC) ise Hayydır (diri). Daima diridir, her an herşeye hakimdir, herşeyi bilir, herşeye güç yetirir, O’nu (CC) uyku ve uyuklama tutmaz, her türlü acizlikten de münezzehtir. O (CC), yarattıklarına çeşitli acizlikler vermiş ve bu eksiklikleri farkederek yalnızca kendisine kulluk etmelerini, herşeyi kendisinden istemelerini emretmiştir. İnsana düşen de, O (CC) dilemedikçe hiçbir şeye güç yetiremeyeceğini, tek bir saniye bile hayatını devam ettiremeyeceğini bilerek Rabbine (CC) yönelip dönmektir.

“Allah (CC). Ondan (CC) başka ilah yoktur. Diridir, kaimdir.”[3]

“Sen, asla ölmeyen ve daima diri olan(Allah)a (CC) tevekkül et ve O’nu (CC) hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarından O’nun (CC) haberdar olması yeter.”[4]

“(Artık bütün) Yüzler, diri, kaim olanın önünde eğik durmuştur ve zulüm yüklenen ise yok olup gitmiştir.”[5]

Hayy, diri demektir. Bunun zıddına meyyit denir ki, ölü demektir. Mahlukat içinde hayat sahibi olanların ötekilerinden, yani taş ve toprak gibi hayatı bulunmayanlardan daha kıymetli olduğunu görüyoruz. Çünkü hayat sahibi olan her mahluk, bir bilgi ve faaliyet kaynağıdır. Bilgi ve faaliyet hayatın izleridir. Fakat bu izler her hayat sahibinde değildir ve her hayatın kıymeti bu izlerle ölçülür.

Allah-ü Teala (CC) Hz.leri hayat sahiplerine yaradılışlarındaki hikmete göre bir hayat vermiştir. Mesela, otlar ve ağaçlar hayat sahibidir. Çünkü onlar da doğar, yer, içer, büyür, ürer ve nihayet ölür. Hallerine göre bilgileri de vardır. Bir alete, bir vasıtaya muhtaç olmadan kendilerine yarayanı, yaramayanı ayırdederler, faaliyetleri vardır. Havada, suda, toprağın derinliklerinde, büyümesine, üremesine yarayan maddeleri arar bulur, kendilerine çeker, hazmeder. Bizim için türlü meyvalar, gıdalar, devalar ve daha binler çeşit faydalı şeyler hazırlarlar. Böyle olmakla beraber, kendi hayatlarından daha yüksek, daha kudretli bir hayat bulunduğundan haberleri yoktur. Halbuki hayvanattaki hayat daha üstündür. Çünkü hayvanlarda fazla olarak duygu da vardır; görür, işitir, hareket serbestliği vardır. Nebatat gibi olduğu yerde saplanıp kalmaz ve istediği yere gidebilir, yatar, kalkar… Otlar ve ağaçlardaki hayat bunlara bakarak eksik, zayıf ve sönüktür. Onun için hayvanat nebatata hakimdir. Çiğner, koparır, yer… Ancak hayvanların üstünde daha üstün bir hayat var ki, Allah-ü Teala (CC) Hz.leri bu şerefi de insanlara ihsan buyurmuştur. İnsanlardaki hayat bunlardan daha üstündür. Çünkü bunlarda saydığımız bütün vasıflar insanlarda da var. Fazla olarak insanlarda bir takım kuvvetler daha var ki, bunların hiç biri ötekilerinde yok. Mesela, insan bir hayvan gibi sadece görüp işitmekle kalmaz; aynı zamanda bunları düşünür, inceler, mukayese yapar, muhakeme eder, neticeler alır. Kaynayan suyun, kapağını fırlatmasından buhar kuvvetini keşfeder. Her işin önündeyken sonunu görür, ona göre vaziyet alır. İşte insanlardaki hayat, akıl ve hayale sığmayacak kadar büyük hadiseleri bilmeye ve onları başarıp meydana getirmeye elverişli bir kaynaktır. Bir hayat nerde, ötekilerindeki hayat nerede?… Onun için insanlar yer yüzünün efendisidir. Demek ki, nebatatta görülen hayat, basit ve iptidai bir hayattır. Hayvanattaki hayat daha üstün, insanlardaki hepsinden üstündür. Bu üstünlüğü temin eden şey ise, hayat vasıflarının kuvvet ve kıymetidir.

Hayatın iptidai vasıfları, yemek, içmek, doğurup üretmektir. Hayatın yüksek ve kıymetli vasıfları iptidai vasıflarla beraber bilmek ve yapmaktır. Bu sebeptendir ki, hayatta insanlar bile müsavi olmayıp, bilgisi ve kudreti nisbetinde birbirinden üstündür. Şahıslar olsun, milletler olsun, en ileride bulunanlar, bilgisi ve kudreti en çok, en geniş olanlardır. Şu halde bir şey bilmiyen, bir şey yapamayan insanlar yaşıyor değil, sürünüyor demektir.

Hakiki hayat, Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’ne mahsustur. Allah’ın (CC) hayatı, ilim ve iradeye mebde olan ezeli bir sıfattır. Kayıtsız şartsız her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten, ekmel bir hayattır. Onun için her şeyi görür, işitir, bilir, istediği gibi yapar. Yoksa şuursuz, kör, sağır bir kuvvet değildir. Dinsizler O’na (CC) öyle iftira ediyorlar. Böyle ise bu herifler, kendilerindeki şuurlu ve iradeli hayatı nereden ve hangi membadan almışlardır? Bir eser, müessirinden daha üstün olabilir mi? Yaratılmış olan bir şeyde, kamil bir hayat görüp dururken, onu yaratanda noksan, bilgisiz bir hayat kabul etmek bir hezeyandan başka birşey değildir. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri teala ölmez, daima hazır ve nazırdır. Yaşayan mahlukatının hayatını veren de O’dur (CC). O (CC) olmasaydı hayattan zerre kadar eser görülmezdi. Hem O’nu (CC) ne gaflet basar, ne uyku. O (CC) daima fenadan, zevalden, hatadan münezzehtir. Her an ‘Alîm, her an Habîr, her an Kâdir’dir.


[1] Bakara S. A.255

[2] Mümin S. A.65

[3] Al-i İmran S. A.2

[4] Furkan S. A.58

[5] Taha S. A.111

 
   
 

Allah'ım (CC)! Ölmeyen, daima diri olan Sensin.. Kayıtsız şartsız herşeyi bilensin Allah'ım (CC).. Karanlık gecede siyah taşın üzerindeki küçücük karıncayı görensin.. Sen olmasaydın, hayattan zerre kadar eser görülmezdi. Sen hayat verensin. Hayatımızı Senin rızana uygun olarak yaşamayı bızlere nasip et ya Rabbi (CC)! (AMİN)

.................................................

 

Kula Gerekenler: Her işini O’na (CC) ısmarlamak ve her hususta ancak O’na (CC) dayanıp güvenmektir.

 

İsm-i Şerif'in Faideleri: İhlasla “Yâ Hayy” diye bir müslüman bu isme devam etse, hayatı mutlu ve huzurlu olur.

 

 

 

 
 © 2003-2004     GAVSULAZAM.de    Her Hakkı Mahfuzdur.