......................................................................
Her şeyin varlığını ve varlığı boyunca görüp geçireceği halleri, hadiseleri tayin ve tesbit eden ve ona göre yaratan, yoktan var eden …
......................................................................

 

“Yaratan, yoktan var eden” manasına gelen “el-Hâlik” ismi Kur’an-ı Kerim’de sekiz defa tekrarlanmaktadır. Yüz ellinin üzerinde “....yarattı, .....yaratır” şeklinde Rabbimizin (CC) yaratmasından haber veren ayetler vardır. “Kün-ol” emriyle kainatı yaratan, topraktan çiçek yaratır gibi Hz. Adem’i (AS) yaratan, meniden servi boylu erkek ve kadını yaratan, bu yeryüzünün bir karışlık toprağıyla Hz. Adem’den (AS) günümüze kadar gelen bütün insanların ve şimdi yaşamakta olan altı milyar insanın ve bütün hayvanların gıdasını yaratan Halikımıza (CC) iman etmek, yapılan bütün iyiliklere şükretmektir.

Allah-ü Teala (CC) Hz.leri her şeyin Halikidir ve bu O'nun (CC) subuti sıfatlarındandır. O'ndan (CC) başkası için bu sıfat kullanılamaz.

Bütün mükevvenat ve bunun içinde insan, Cenab-ı Hakk'ın (CC) yaratmayı sürekli tazeleyip yürütmesine, her an tazelenen oluş  gerçeğine muhtaçtır ve yaratış  vakıasına devamlı konu olmaktadır.

Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin yaratışı, sadece var edip ortaya çıkarmaktan, yani hayatın yalnızca başlangıç safhasına ilişkin - zaman ve konu yönünden sınırlı, belirli- bir özellik olmaktan ibaret kalmayıp sürekli cari olan bir gerçektir.

Yeryüzündekilerin hepsinin insan için yaratıldığını[1], insanın da cinlerin de Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’ni tanımaları ve O’na (CC) ibadet etmeleri için yaratıldığını haber verir.[2] Değerli ustaların yaptığı sanat eserleri topraktan, alçıdan bile olsa antikacılar onu kırmazlar. İpekten fırçalarla temizlerler. İnsan ve tabiat Halikımızın (CC) bize emanetidir. Onun bir çizgisi dahi israf edilmemeli, kırılmamalıdır. Haksız yere bir damla kan akıtılmamalıdır. Gönül Kabesi ateşe verilmemelidir.

“Allah (CC), her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üzerinde yürümekte, kimi iki ayağı üzerinde yürümekte, kimi de dört (ayağı) üzerinde yürümektedir. Allah (CC), dilediğini yaratır. Hiç şüphesiz Allah (CC), herşeye güç yetirendir.[3]

Bir arı kovanındaki tüm arılar görevlerini eksiksiz yerine getirirler. İşçi arılar kovanın yapımında çalışır, kovanı havalandırarak derecesini hep sabit tutarlar, kovana çiçeklerden topladıkları besinleri getirirler. Kraliçe arı ise kovanın içinde sabit kalarak soyun devamını sağlar. Bir sivrisinek yumurtadan çıktığında erişkin haline hiç benzemez. Sivrisinek larvası gelişimini tamamlayana kadar 4 defa deri değiştirir. Pupa döneminin sonuna doğru derisi açılır ve erişkin sivrisinek pupanın içinden suya hiç değmeden çıkar.

Yukarıda bahsettiğimiz canlılar yeryüzünde yaşayan sayısız canlıdan yalnızca iki tanesidir. Fakat doğumları, yaşamları ve ölümleri diğer canlılar gibi Allah (CC) tarafından belirlenmiştir. Bu canlılar, yaratıldıkları andan itibaren Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin tespit ettiği, uygun gördüğü ve emrettiği şekilde yaşamlarını sürdürürler. Kesinlikle Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin kendileri için takdir ettiği görevin dışına çıkmazlar. Çöllerde +50° derecede yaşayan kertenkeleler de, kutuplar da -50° derecede yaşayan penguenler de, denizin binlerce metre altında yaşayan süngerler de aynı durumdadır. Hepsi hayatları boyunca Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin tespit ettiği şekilde yaşarlar. Onlardan önceki nesiller de aynı şekilde yaşamıştır, sonraki nesiller de aynı şekilde yaşayacaktır. Çünkü Allah-ü Teala (CC) Hz.leri canlıların hepsi için bir yaşam biçimi seçmiştir.

Sonuç olarak kainattaki hiçbir canlının kendi yaşam biçimini tayin etme hakkı yoktur. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri onları yaratmış ve bu şekilde yaşamalarını takdir etmiştir. Onlar da kayıtsız şartsız bu hükme boyun eğmişlerdir.

İnsan da kainatın küçük bir parçasıdır. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri insanı bir damla sudan yaratmış, onun için de bir yaşam biçimi takdir etmiştir. Hiçbir insan kendi kararıyla yaşam süresini belirleyemez, yaşlanmayı ve ölümü durduramaz, acizliklerinden kurtulamaz. Çünkü bunlar kendisinin henüz varlığı dahi yokken Allah-ü Teala (CC) Hz.leri tarafından tespit edilmiştir.

“Gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin yaratandır. O'nun (CC) nasıl bir çocuğu olabilir? O'nun (CC) bir eşi (zevcesi) yoktur. O (CC), herşeyi yaratmıştır. O (CC), herşeyi bilendir.”[4] “De ki: ‘Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?’ De ki: ‘Allah'tır (CC).’ De ki: ‘Öyleyse, O'nu (CC) bırakıp kendilerine bile yarar da, zarar da sağlamaya güç yetiremeyen birtakım veliler mi (tanrılar) edindiniz?’ De ki: ‘Hiç görmeyen (ama) ile gören (basiret sahibi) eşit olabilir mi? Veya karanlıklarla nur eşit olabilir mi?’ Yoksa Allah'a (CC), O'nun (CC) yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki: ‘Allah (CC), herşeyin yaratıcısıdır ve O (CC), tektir, kahredici olandır’.”[5]

“Kendi derilerine dediler ki: ‘Niye aleyhimizde şahitlik ettiniz?’ Dediler ki: ‘Herşeye nutku verip-konuşturan Allah (CC), bizi konuşturdu. Sizi ilk defa O (CC) yarattı ve O'na (CC) döndürülüyorsunuz’.”[6]

İsm-i Şerif’in manası şu iki şeyden ibaret: Birincisi bir şeyin nasıl olacağını tayin ve takdir etmek, ikincisi o takdire uygun olarak o şeyi icad etmektir.

Allah (CC) Vardı, Beraberinde Hiçbir Şey Yoktu: Ucu, bucağı, sınırı ve sonu nerededir? Allah’tan (CC) başkasına malum olmayan şu feza (boşluk) içinde rasat aletleriyle görebildiğimiz ve adına Kainat dediğimiz bütün yaratılmışların ve bütün hadislerin umumi bir yekunundan ibaret olan mevcudatın cinsi, nevi, sınıfı, ferdi, zerresi, mayası, anasırı, arzı, seması, yıldızı velhasıl hiçbir şeyi, hiçbir zerresi yoktu. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri bu kainatı yaratmayı diledi, eğer dilemeseydi her şey yoklukla kalır, hiçbir zerre varlığa çıkamazdı. Her şeyin ömrünü, erzakını, şeklini, suretini, soyunu sopunu, doğum ve ölüm yerlerini ve zamanlarını ve daha her lahza görüp geçireceği bütün hadiseleri de tayin buyurdu. Her şey hayr ve hikmet yolu ile ve muntazam kanunlarla sırasını, yolunu şaşırmadan akıp gitmektedir. Kainatta hiçbir şeyin oluşu körü körüne ve rastgele kabilinden değildir.

Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin kainatı yaratması her hangi bir ihtiyaçtan ileri gelmiş değildir. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri yaptığı her işte zat-ı üluhiyyetine ait bir menfaat gözetmekleri veya her hangi bir ihtiyacı karşılamaktan münezzeh ve mukaddestir. Kainatı yarattı, fakat yaratılmışlara muhtaç olduğu için değil, belki onları yaratmak hususundaki ezeli iradesini tahakkuk ettirmek ve onlara azamet ve kudretini göstermek, cemal ve kemalini sezdirmek ve sayısız nimetlerinden onları faydalandırmak gibi lütuf ve keremiyle yarattı. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin kainatı yaratmazdan önce hiç bir noksanı yoktu; yarattığı zaman da hakikatine hiçbir şey ilave olunmamıştır ve yarattığından dolayı da kudretinden bir zerre eksilmiş değildir. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin varlığı, ekmel bir varlık olduğundan, kendisinde tamamlanmasını beklediği her hangi bir eksiklik bulunması imkansızdır. Her yaptığı işte, her verdiği emirde ancak yaratılmışlar için menfaatlar, düşünenleri hayran eden hikmetler vardır.


[1] bak. Bakara S. A.29

[2] bak. Zariyat S. A.56

[3] Nur S. A.45

[4] En’am S. A.101

[5] Rad S. A.16

[6] Fussilet S. A.21

 
   
 

Ey yoktan var eden Allah'ım (CC)! Zamanı, mekanı ve insanı yaratan sensin. Allah'ım (CC)! Her şeyi yerli yerine koyansın.

İlahi (CC)! Kullarını yarattıklarının en şereflisi kılmakla, çok büyük nimet başedensin. Sana ne kadar şükretsek azdır.

Ya Rabbi (CC)! Düşünen aklın, gören gözün, konuşan dilin şükrünü nasıl eda edelim? Bizlere, sana, senin istediğin kadar şükretmeyi nasip eyle! (AMİN)

.................................................

 

Kula Gerekenler: Bu menfaatları bulup onlarla faydalanmak ve bu hikmetleri sezip onlarla ruhlarını ferahlandırmaktır.

 

İsm-i Şerif'in Faideleri: İhlasla “Yâ Hâlik” diye bir müslüman bu isme devam etse maddi ve manevi hastalıklarından kurtulur. İşlerinde başarılı olur.

 

 

 

 
 © 2003-2004     GAVSULAZAM.de    Her Hakkı Mahfuzdur.