......................................................................
Yükseklikte sonsuz, yüceltici, pek yüksek olan…
......................................................................

 

 

 

“Yücelerden yüce” anlamına gelen “el-‘Aliyy” İsm-i Celil’i, Kur’an-ı Kerim’de 8 defa geçmektedir. “O’nun (Allah’ın) (CC) dışında çağırdıklarının hepsi batıldır. Şüphesiz O (CC) yücedir, büyüktür.”[1]

Zatıyla, sıfatıyla her şeyden yücedir. Çünkü bizim “yüce” dediğimiz şeyleri O (CC) yaratmıştır. Yüceler yücesine iman edenler de yücelirler. Yüce Rabbimiz (CC), Firavun’un orduları karşısında ürperen Hz. Musa’ya (AS): “Korkma! En yüce sensin!”[2] buyurmuştu.

Hz.Muhammed (SAV) Efendimiz ümmetine de “Gevşemeyin, üzülmeyin eğer iman ediyorsanız en yüce olan sizsiniz.”[3] buyurmuş.

Sevgili Peygamberimiz (SAV) Mekke’yi fethetmek için kuşattığında Ebu Süfyan, görüşme yapmak için Hz. Resul (SAV) Efendimiz’in yanına gireceğinde yanına Hz. Resul (SAV) Efendimiz’in çok sevdiği Aiz b. Amr’ı (RA) da alır. Sahabelerden biri: “Ya Rasulellah (SAV)! Ebu Süfyan’la, Aiz b. Amr (RA) geldiler.” der. Hz. Resul (SAV) Efendimiz: “Aiz b. Amr’la (RA) Ebu Süfyan geldiler” diye cümleyi düzeltir ve “İslam yücedir. Müslümanın üstüne çıkılmaz, önüne geçilmez.” buyurur.[4]

Konuşurken bile kafirin adını Müslüman’ın adının önüne almayın. Yazarken, sıralarken Müslüman’ın adının önüne kafirin adını yazmayın.

Hz. İbrahim (AS) ve Nemrut, Hz. Musa (AS) ve Firavun, Hz. Muhammed (SAV) ve Ebu Cehil diye yazılır. “Filan kafir konuşmasında, yazısında benden bahsetmiş.” diye sevinenler imanlarını yeniden kontrol etsinler. Allah’ı (CC) inkar eden birinin beni övmesi benim için eksikliktir.

Nüfus kütüğünden başka hiçbir yerde adı yazılı olmayan, kimsenin tanımadığı, ama Allah’ın sevdiği bir garip kulun gönlünde yer edinmek saraylara sahip olmaktan daha değerlidir.
“Ben sizin en yüce Rabbinizim!” diyen Firavunlaşmış insanlara Hz. Musa (AS) gibi elinde asa, dilinde en yumuşak kelimelerle yüceler yücesinin kim olduğu tanıtılacak.

Allah-ü Teala (CC) Hz.leri bütün kainatın üstündedir. Fakat bu yükseklik cisimlerin yüksekliği gibi, yukardakilerine daha yakın, aşağıdakilerine daha uzak manasına değildir. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri kainatın her noktasında her zerreye aynı nisbette yakındır ve bu nisbet hiç değişmez. Her insana şah damarından daha yakındır. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin zatı, cisimlerin zatına benzemediği gibi, yakınlığı, uzaklığı da cisimlerin birbirine olan yakınlığına, uzaklığına benzemez.

Yüksekliğin gerçek manası şudur:

1-  Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nden daha üstün bir varlık düşünülmesi imkansızdır.

2- Bir benzeri veya ortağı veya yardımcısı veya mabeyincisi olmaktan münezzehtir.

3-  Şanına yaraşmıyan her şeyden uzaktır.

4- Kudrette, bilgide, hükümde, iradede ve diğer bütün kemal sıfatlarında üstündür. Şu halde “El-‘Aliyy”, her şey kendinin dununda, emrinde ve hükmü altında olan Zat-ı Eceli ü Ala demektir.

Kabe-i Muazzamaya Allah’ın (CC) evi deniliyor. Bunun manası nedir? Kabe-i Muazzamaya ve mabetlere Allah’ın (CC) evidir demek, buraları Allah’ın (CC) ikametgahıdır demek değildir. Bu izafet tebcil ve teşrif içindir.

İzah edelim: Şahıslara mahsus olan meskenler vardır ve her mesken sahibine nisbet olunur da, filancanın evi, filancanın dükkanı denir. Neden? Çünkü bir mesken veya dükkan kime ait bulunuyorsa menfaati de yalnız ona aittir. Fakat Kabeye ve camilere Allah’ın (CC) evi denir. Bundan maksat Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’ne bir mesken isnad etmek değildir. Belki kabenin veya mabedin hiçbir şahsa ihtisası olmayıp, ammenin menfaati için yapılmış olduğunu ve bundan dolayı ehemmiyetinin büyüklüğünü anlatmak içindir. Nitekim amme hakkına da “Allah (CC) hakkı” denir. Çünkü bu hakkın faydası umuma şamildir. Bir ferde, bir şahsa mahsus değildir.

Allah (CC) hakkını yerine getiren, bütün insanların menfaatına riayet etmiş olur. Onu ihmal eden de, insanları zararlandırmış olur. Bir kimse bir meskene tecavüz ederse, yalnız o mesken sahibini mutazarrır eder. Halbuki bir camiye tecavüz eden, bir ferde değil, cemaate tecavüz etmiş olur.


[1] Lokman S. A.30

[2] Taha S. A.68

[3] Al-i İmran S. A.139

[4] Fethul-Bari, ibni Hacer 3/220 Darakutni ve fevaidi Ebi Ya’ladan

 
   
 

Ya Rabbi (CC)! Yücelik ve hükümranlıkta eşin ve benzerin yoktur. Övgüye layık bütün sıfatlar sende toplanmıştır.

İlahi (CC)! Sen her türlü menfi sıfatlardan münezzehsin. Kemal sahibisin.

Ey Rabbim (CC)! Öylesine yücesin ki, alimlerin tanıtımı, ariflerin bilgisi seni kuşatamaz. Bizler senin yüceliğini kabul ettik. Bizlere iki cihanda güzellikler ihsan eyle! (AMİN)

.................................................

 

Kula Gerekenler: Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin şanına yaraşmıyan itikatlardan fikrini kurtarmak ve Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin mahlukuna, haksızlık etmekten sakınmaktır. Bir çok cahiller Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’ni insan suretinde bir cisim ve bir ruhtan müteşekkil ve insan gibi infiale maruz sanıyorlar. Dünya hükümdarları gibi, kainatın en yüksek yerinde kendine mahsus bir sarayda bulunduğunu ve oradan bir takım vekiller vasıtasiyle kainatı idare ettiğini... itikad ediyorlar.

Bütün bunlar ve benzerleri, uluhiyet sanına yaraşmıyan eksikliklerdir. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri, hiçbir vekile mahtaç olmadığı gibi, zamandan, mekandan münezzehtir. Zamanlar O’nu (CC) sınırlayamaz, mekanlar O’nu (CC) kaplıyamaz. Zaman ve mekan O’nu (CC) nasıl ihata edebilir ki, zamanı da, mekanı da yaratan O’dur (CC). Onlar yokken Allah-ü Teala (CC) Hz.leri vardı.

 

İsm-i Şerif'in Faideleri: Bu İsm-i Şerif’e ihlas ile devam eden kişi, dünya ve ahirette yüksek makamlara kavuşur.

 

 

 

 
 © 2003-2004     GAVSULAZAM.de    Her Hakkı Mahfuzdur.